TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Perşembe, Ocak 30, 2003
G- ABD 30 Ocak Kötümser senaryolar – Amerikan ateş gücü – AB ve Irak Kizi Türkiye savaşı önleme ile ona hazır olma arasındaki çelişkilerle boğuşmaktadır. Savaşın ihtimaline karşı yapılan askeri ve diplomatik hazırlıklar savaşın gerçekleşme ihtimalini arttırma gücü taşımaktadır. Doğal olarak, bir ülkenin dış politikası tamamen, kötümser ama gerçekleşme ihtimali uzak ihtimaller üzerine inşa edilmez. Bu durum özellikle, en kötü ihtimallere karşı alınacak önlemler, daha muhtemel senaryolar için alınacak tedbirler ile çelişiyorsa geçerlidir. Ancak yine de zihinsel anlamda bu ihtimaller üzerine egzersizler yapmak bizi bu senaryolar ya da ona yakın gelişmeler gerçekleşirse bu durumlarda daha doğru tepkiler vermemize yardımcı olabilir. Saddam’ın 1) Türkiye’ye, 2) Kürtlere, 3) ABD’ye destek veren Arap ülkelerine, 4) İsrail’e, 5) Amerikan asker ve hedeflerine karşı kitle imha silahları kullanması ihtimali bulunmaktadır. Bunlardan ilki direk olarak, ikincisi muhtemel bir Kürt devletinin yolunu açabileceği, üçüncüsü petrol fiyatlarında büyük artışlara neden olacağı, dört ve beşinci ise ABD’nin -belki de Türkiye üzerinden- taktik nükleer silahlarla karşılık vermesine yol açabileceği için Türkiye açısından ciddi olumsuzluklar taşımaktadır. Önümüzdeki savaşta ABD yüzde yetmiş-seksen oranında hedefi tam kesinlikte vuran akıllı silahlar kullanacak. 91’deki savaşta bu silahlar sadece yüzde on oranında kullanılmıştı. 91’de yaklaşık 40 gün süren bombardımanda 400’e yakın seyir füzesi kullanılmıştı. Bu savaşta bu rakama ilk bir-iki günde ulaşılması hedeflenmektedir. Amerikalılar savaşın ilk birkaç gününde bu benzersiz ateş gücünü kullanarak Iraklıları şok edip afallatmayı ve onlar için savaşa devam etmeyi anlamsız kılmayı planlamaktadır. ABD Irak krizinde askeri güç tehdidi, diplomasi ve psikolojik savaş gibi üç enstrümanı birbirini destekler biçimde kullanmaktadır. Bu denli üstün askeri gücün tehdidi ve kullanılması diplomatik ortam, beklenti, algı, tercih ve politikaları etkileme, değiştirme ve bazı durumlarda dönüştürme kapasitesi taşımaktadır. Irak krizi Avrupa ülkelerini henüz ortak bir dış politika oluşturacak kollektif olgunluğa ulaşmadan yakaladı. Sadece Irak krizindeki pozisyonlarına bakarak uzun vadeli projeksiyonlar yapmak için belki bir parça erken olsa da, Kıta Avrupası’nın en önemli üç ülkesinin Washington’a yakınlıkları itibariyle Rusya, Fransa ve Almanya olarak dizilmeleri, tek başına bile önemlidir. Bu arada, AB’nin ABD’ye karşı denge oluşturmasını engelleyecek biçimde ‘sulanması’ için Türkiye’yi içine almasına kadar beklemesinin gerekmeyebileceği Orta Avrupa’daki aday ülkelerin Irak krizindeki tavırlarıyla ortaya çıkmıştır. Bu ülkeler farklı bir tarihsel deneyimden geldikleri için Paris-Berlin ekseninin ihtiraslarını paylaşmıyorlar ve güvenlik garantörü olarak hala Washington’u tercih ediyorlar. Ayrıca, yeni kazandıkları bağımsızlıklarını daha tam doyasıya yaşayamadıkları için, AB’nin şimdi olduğundan da fazla merkezileşmesine ve egemenliklerinin Brüksel’e devrine mesafeli bakmaktadırlar. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|