TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Cuma, Ocak 31, 2003
G- ABD 31 Ocak Irak ve Dünya Siyasetinin Geleceği Irak harekatı, BM, Nato ve AB’yi siyasi ve psikolojik olarak önemli şiddette sarsacak gibi görünmektedir. Yeni bir BM kararı, ya da bu olmasa da sadece Fransa ve Almanya’nın karşı çıktığı bir karar tasarısı ABD için tercih edilebilir bir seçenek olabilir. Böyle bir sonuç AB ülkeleri arasında çözümlenmesi yıllar alabilecek bir bölünme yaratacağı için ABD için arzulanır bir durum olabilir. Eğer Rusya ve Çin de çekimser kalmakla yetinirse o halde Fransa’nın veto hakkını kullanması güçleşebilir. Uluslararası desteğin sağlamasının sadece siyasi değil, askeri anlamda da ciddi sonuçları olabilir. Iraklı askerler sadece ABD-İngiltere tarafından desteklenen bir savaşta direnmekte daha istekli ve kararlı olabilirler. Halbuki savaş için BM kararı çıkar ya da bu olmasa bile ciddi bir uluslararası destek oluşturulabilirse, özellikle Iraklı generallerin direnme iradesi zayıflayabilir. Bağdat ve Tıkrit bölgesi dışındaki Irak direnişinin ilk hafta içinde, tamamen olmasa da çok büyük ölçüde, sona ereceği düşünülmektedir. Bağdat’ta durumun ne olacağı konusunda tahmin yapmak çok güçtür. Direniş olursa, ABD daha önce hiç denemediği bir şeyi, kitle imha silahlarına sahip bir rejimin başkentini ele geçirmeye çalışacaktır. Uluslararası terörizm, kitle imha silahları ve ‘serseri devletler’ - bu üç faktörün bir araya gelmesinin ABD güvenliği için tahammül edilemez olması belli bir dereceye kadar anlaşılabilir. Amerikan gücünün tamamen ‘yardımsever’ amaçları olmadığı bilinmekle beraber, Orta Doğu’yu olumlu anlamda değiştirebileceği de kabul edilebilir. Ancak uluslararası sistem ve hukukun üstünlüğü, devlet egemenliğinin ‘kutsallığı,’ değişik aktörler tarafından ABD güç, niyet, amaç ve metotlarına duyulan güvensizlik, endişe, korku, nefret ve intikam duygularının önemli şekillerde artabilecek olması bu harekatın uzun süre dünya siyasetini etkilemeye devam edecek olumsuz sonuçları olabilir. Ankara, ABD baskısına karşı AB’den destek bekliyor. Ancak ne yazık ki, AB tek parça değil. Öyle olsa bile Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu türden bir desteği verme iradesi ve becerisi yok. Avrupa kamuoyu değil ama hükümetlerinin önemli bir kısmı Washington’u dengeleyecek türden bir güç yaratma konusunda o kadar istekli değiller. Amerikan gücünün afrodizyak etkisi özellikle küçük devletleri kendine çekiyor. Bu noktada savaş sonrası dünya siyaseti için şu soru akla geliyor: Bazılarının beklediği gibi Irak’ta bir haftayı bile bulmayan bir sürede çarpıcı bir Amerikan askeri zaferi gelirse, Washington kendi gücüne aşık olarak ‘tutulmaz’ hale gelir ve diğer büyük devletler bu güç karşısında sinerler mi, yoksa bu devletler Amerikan gücünü beraber dengelemenin artık bir tercih değil de zorunluluk olduğu sonucuna mı varırlar? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|