TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Cuma, Şubat 21, 2003
 
G- ABD 21 Şubat
Uçurum kenarı politikası ve Irak Soruları

ABD ile Türkiye arasındaki ‘uçurum kenarı politikası,’ eğer bu olayın sonuçları tarafından etkilenmeyecek olsak, seyredilmesi zevkli bir oyun olarak görülebilirdi. Eldeki verilere bakıldığında Türkiye’nin pozisyonunun daha güçlü olduğu görünmektedir. Zaman ABD için daha hızlı ilerlemektedir. Türkiye’nin talepleri karşılanmayacak kadar abartılı değildir. Türkiye’nin ABD’ye bağımlılığı daha fazla ama ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacı daha ivedidir. Washington, önümüzdeki günlerde Türk Genelkurmayını ve medyanın bazı kesimlerini Türk hükümetine baskı yapmaya yönlendirmeyi deneyebilir. Askerler, ‘biz Amerikalı muhataplarımızla askeri konularda anlaştık, siz de fazla uzatmayın artık’ türü bir yaklaşımla hükümeti ‘daha uçurumun yanına gelmeden’ pazarlığı kesmesini telkin etmemelidir. Stratejik pazarlık teorisinin belki de en önemli ismi Thomas C. Schelling, pazarlıkta ‘deli’ olmanın avantajları, geri adım atmamak için köprüleri yakmak, ‘diğer arabanın üzerine yürürken direksiyonu çıkarıp arabanın penceresinden sallamak’ ve ‘telefonu kapalı tutmak’ gibi taktiklerden bahsetmektedir. Bu taktiklerin mevcut krizde kullanılması gerektiği tartışılır belki ancak bu konularda teorik bilginin pazarlıkta ekstra avantajları olabileceği iddia edilebilir. Ankara Washington’a anlaşma olmazsa hava üslerinin kullanımının da mümkün olamayabileceği belirtilmelidir. ABD niye daha büyük bir teklif yapmamaktadır? Bu kadar büyük bir projeyi kendisi için çok önemli olmaması gereken ‘birkaç milyar dolar’ için riske atması, eldeki veriler ışığında, anlaşılması güç görünmektedir. Karşı tarafın algılama, düşünme, karar alma ve uygulama şekillerini anlamak ve tahmin etmek için özel ve bilinçli bir çaba sarf edilmesi bu tür pazarlıklarda çok önemli olabilmektedir.

Irak krizi ve pazarlığı üzerine akla gelen soruların bazıları şunlardır:1) Bir testten geçtiği gözlemlenen ‘stratejik ortaklık’ kavramının içi ne derece doludur? 2) Stratejik ortaklık bu kadar güvensizliği kaldırabilir ve onun üzerine bina edilebilir mi? 3) Irak krizi, Türk dış politika karar alma ve uygulama süreç ve kurumlarında bir değişiklik ihtiyacı ortaya koymuş mudur? 4) Anlaşma olmazsa Türkiye K. Irak’a girmeye cesaret edebilir mi? 5) Acaba ABD anlaşmak istemiyor mu? 6) Parayı verip Türkiye’yi kendisine borçlu hissettirmek istiyor olabilir mi? Parayı vermeyi kabul edip sonra Irak’taki koordinasyondaki problemler ya da başka bahanelerle vermemenin yolunu arayabilir mi? 7) Kıbrıs pazarlığa dahil edilebilir mi? 8) Irak pazarlığı Amerika’nın kontrol edilmez gücü ve pervasızlığı sadece düşmanlarını değil dost ve müttefiklerini de tehdit etmekte midir? 9) Washington, spotları para pazarlığında tutup daha önemli noktaları gizlemek, en sonunda Türkiye’nin ekonomik taleplerine cevap verip Türkiye’yi kendisine borçlu hissettirmek ve ilerleyen günlerde ‘parayı aldın artık sus ve dediklerimi yap ve demediklerimi yapma’ demeyi mi planlıyor olabilir mi? 10) Rusya ve Çin, her ne kadar Washington ile ilişkilerini bozmak istemeseler de, Irak konusunda Fransa ve Almanya’nın muhalefet etmekte ısrar edeceklerinden emin olurlar ve onları desteklemenin Batı ittifakındaki ayrılıları derinleştireceğine ikna olurlarsa BM’de Paris-Berlin ekseni ile paralel hareket etmeyi seçebilirler mi? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder