TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Cuma, Mart 28, 2003
 
G-ABD - 28 Mart
Washington’la Aşk Bitti - Ya Evlilik?

18. yüzyılda yaşamış İngiliz yazar Samuel Johnson’ın dediği gibi ‘dostlarla ilişkilerini sürekli tamir altında tutmalıdır.’ Aksi takdirde en sıkı dostluklarda bile sonra düzeltilmesi çok zor olabilecek anlaşamazlık ve hatta kavgalar çıkabilir. Bugün ortaya çıkan göstermektedir ki iki taraf da ‘uzun süredir evli’ çiftler gibi birbirleriyle olan ilişkilerinin ilelebet gideceğini düşünmüşler ve ‘için için kaynayan’ ve biriken problemleri ve güvensizlikleri aşmak için ciddi anlamda ‘beraber ve solo’ bir çalışma içine girmemişlerdir. Bugün Türk-Amerikan ilişkilerinin düzelmesi için ciddi bir zihinsel çalışma yapılması gerektiği doğrudur. Ancak ilişkinin hangi temeller üzerine oturacağı aslında büyük ölçüde Irak’taki durum açıklığa kavuştuktan sonra belli olacaktır. Bu olmadan ortaya çıkan durumlar kırılgan, geçici, eksik ve dolayısıyla üzerine uzun dönemli politikalar ve bir ‘büyük anlaşma’ (grand bargain) inşa edilemeyecek şekilde olacaktır.

Irak’taki durum belli bir netlik kazandıktan sonra iki taraf da birbirine olan ihtiyacını, karşı taraftan istediklerini ve buna karşı verebileceklerini ve veremeyeceklerini, Irak krizinden önce olana göre çok daha net şekilde ortaya koymalıdır. ABD ile yaşadığımız ve Türkiye’nin belli bir süredir, Washington’un ise son krizde karşılık bulamadığını düşündüğü ‘aşk’ın sona erdiğini düşünmek için yeterince neden birikmiş durumdadır. ‘Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı’ tahmini bugün kulaklara eskiden olduğu kadar iddialı gelmemektedir. Ancak bu beraberliğin ve hatta evliliğin bitmesi anlamına gelmeyebilir ve ilişki daha çok bir ‘mantık izdivacına’ ya da ‘açık evlilik’e dönüşebilir. Burada sorulması gereken soru şudur: Türkiye’nin ‘yetiştirilme tarzı’ bu tür bir ilişkiyi kaldırabilir mi? Dışarıda ‘anlamlı flörtler’ etmek için gözümüzü kestirdiğimiz partnerler var mı yoksa aslında gideceğimiz fazla bir kapı yok da sonuçta yine Washington’un kollarına ve bu kez belki de daha güçsüz bir şekilde mi döneceğiz? Washington bize olan 'ilgisini ve şefkatini' eskisinden olduğundan da fazla sakınmaya başlarsa bununla yaşamayı öğrenebilecek miyiz? Eğer ilişkinin yakınlığı ve çapı azalırsa, düzeyinden, kalitesinden, şeklinden ve maliyetinden her zaman memnun olmadığımız Washington’un bize sunduğu ‘mal ve hizmetlerden’ başka yerlerde de bulabileceğimizi ya da artık onlara ihtiyacımız olmadığını düşünüyor muyuz? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder