TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Perşembe, Mart 06, 2003
 
G- ABD 6 Mart
‘A Planı’ Türkiye lehine değişmelidir

Birinci tezkere niye reddedildi? Tezkerenin reddi bir hata mıydı yoksa anlaşılır çekince ve endişelere mi dayanıyordu? Yoksa aslında birinci tezkerenin geçmesi gerekiyordu da milletvekillerine yeterince anlatılamadı mı? Türkiye yeni ‘bir şeyler almadan’ tezkereyi tekrar Meclis’e götürmemelidir. Aksi halde haklı olarak niye ilkinin kabul edilmediği sorusu ile karşılaşılacaktır. Buna cevap olarak ‘Paket değişmedi ama şartlar değişti’ denebilir. Ama değişenin Genelkurmayın ‘oyunun rengini belli etmesi’nden fazlası olması gerekir. Çünkü aksi halde ‘aslında birinci tezkere de geçmeliydi ama Genelkurmay sesini Meclis’e duyuramadı. Yani aslında ABD’nin bir eksik ya da kusuru yoktu’ yorumu yapılabilir ki bu doğru değildir. Birinci pakette Türkiye’nin K. Irak’ta askeri anlamda yapacakları konusundaki sınırlar ve Türkmenlerin pozisyonu ne ölçüde tatminkardır? ABD’nin Musul ve Kerkük konusunda verdiği garantiler ne derecede güvenilirdir? Eski pakette sınırdan sadece 20-30 km girmemize izin verilmesi Türkiye’nin güvenlik endişeleri açısından yeterli miydi? ABD'nin, paketin ekonomik ayağında hasis, siyasi ayağında netlikten uzak, tarzında kusurlu olması Meclis’in oyunda etkili olmuştur. Bu noktalarda değişiklik gözlenmeden tezkere tekrar oylanır ve kabul edilirse bu doğru olmayacaktır. Paketin değişmesi gerektiği Washington’a iletilmeli ve bu değişikliklerin hangi konularda ne boyut ve şekilde olması gerektiği konusunda şimdiden çalışma yapılmalıdır.

ABD’den yeni ne istemeliyiz? Türkiye ABD’den ek olarak ne istediği konusunda net olmalıdır. ABD’den ek olarak istenebilecekler aşağıdakiler arasından seçilebilir: Ekonomik paketin belki rakamların da değil ama şartlarında değişiklik, Türkmenlerin kurucu unsur olarak kabul edilmesi, Türkmenlerin İstişare Konseyi’ne alınması, ticari ayrıcalıklar, savaş sonrası dönemde Irak ticaretinde öncelikler, ‘Kürtlerin kulağının çekilmesi,’ Kürt grupların silahlanması ve silahsızlanması konularının daha netleşmesi, ABD yönetiminin önde gelen isimlerinin Türkiye’nin ‘para delisi’ bir ülke olmadığının Amerikan kamuoyuna belirtilmesi. Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda Başkan Bush’un bizzat ve belki de birden kez bağlayıcı ve net açıklamalar yapması şart koşulabilir. Amerikalılar bu istekten rahatsız olabilirler ancak Türkiye’nin işbirliği için şart olduğu sonucuna varırlarsa kabul edebilirler. Türk ordusu ABD ile anlaşmadan Irak’a girme konusunda isteksiz görünmektedir. Türkiye’nin K. Irak’a sınırlı ya da kapsamlı şekilde girmesi ve orada kalması için yeni bir tezkereye, uluslararası meşruiyete, ABD’nin onayına ihtiyaç var mıdır? Türkiye’nin, ABD ile 1) hiç anlaşmadan, 2) sınırlı işbirliği yaparak (İncirlik, hava sahası vs) 3) halihazırda anlaşıldığı söylenen paket gibi zoraki ama Türk tarafını tam tatmin etmeyen bir anlaşma ile, 4) tam ve net anlaşarak Irak’a girmesi ihtimallerinin sonuçları neler olabilir? ABD tezkere eski tezkere tekrar gündeme gelmez veya gelir de geçmez ise İncirlik üssünün kullanımı, asker değil ama silah ve teçhizatın Türkiye üzerinden K. Irak'a nakli ve Türk hava sahasını kullanarak Gürcistan ve Bulgaristan gibi ülkeler üzerinden silah ve asker sevkiyatı talebinde bulunabilir. Türkiye ‘işlerin bu noktaya gelmesine’ izin vermeli midir? Bu tür bir taleple karşılaşırsak ne cevap vereceğiz? Evet demek için şartlarımız ne olacaktır? Bu tür 'yarım' bir işbirliği muhtemelen Türkiye'nin çıkarlarına olmayacaktır. Sadece ABD'nin işini zorlaştırmış olmakla kalınmamalıdır. Amacımız ABD ile tam anlaşma olmalı ancak bunun karşılığında ilk pakette yetersiz olan noktalar geliştirilmelidir.

Türkiye’siz harekatın ABD açısından problemleri siyasi, askeri ve ekonomiktir. Siyasi anlamda Türkiye’nin ABD ile işbirliği yapmaması ABD’ye yönelik global direniş isteğini güçlendirecek bir faktör olacaktır. En yakın ve sadık müttefiğini bile ikna edemeyen ABD’nin davasının inanırlılığı azalacaktır. ABD ile haliz hazırda işbirliği yapan ya da bu yola tevessül edebilecek Arap ve Müslüman devletler kendi halkları karşısında daha da zor durumda kalabilecektir. Bir diğer siyasi problem Türkiye’siz bir harekatta gerçek anlamda ya da görünürde daha büyük rol oynayabilecek Kürtler dahil Iraklı muhalif gruplar savaştan sonra ABD’nin ‘ayağına dolaşabileceklerdir.’ Halbuki Türkiye’nin ABD’den savaş sonrası dönemle ilgili talepleri daha mütevazi ve kabul edilebilir düzeydedir. Türkiye’nin savaş sonrası dönemde Irak’a ilişkin talepleri belki de yanlış bir şekilde hep ‘negatif taleplerdir.’ Türkiye’nin Iraklı muhalif bazı gruplardan farklı olarak Irak’ı yönetme gibi bir derdi, isteği veya ihtirası yoktur. Ekonomik anlamda Türkiye’nin hiç işbirliği yapmadığı bir harekatın maliyetinin on milyarlarca dolar daha maliyetli olacağı iddia edilebilir. Göründüğü kadarıyla Türkiye ile işbirliği yapmak fizıbl ve karlıdır. Askeri anlamda, Türkiye’nin destek verdiği bir Kuzey cephesi olmazsa Irak kuzeydeki kuvvetlerini de Bağdat’a çekebilir ki bu asıl savaşın olacağı bu cephedeki çarpışmaları daha da uzun ve kanlı yapabilir. Ayrıca, Türkiye’siz bir Kuzey cephesi çok daha hafif birliklerden oluşacak ve daha önce planlananın aksine hava ve kara gücünün aynı anda koordineli kullanılması ihtimalini azaltacaktır. Böyle hafif bir birlik savaş alanına sürülmeden havadan belli bir süre ‘dövülmek zorunda kalınacaktır.’Türkiye’siz bir harekatı şu an başlatmak mümkün olsa bile Amerikan yönetimi bunun beraberinde getireceği riskleri Türkiye’den kesin ve nihai bir ‘hayır’ cevabı almadan üstlenmek istemeyecektir. Ayrıca Türkiye’siz bir harekatta Kürt unsurlara Amerika’nın normalde tercih edeceğinden daha fazla rol verilmek zorunda kalınacaktır ki Washington bu konuda da çok istekli değildir. Bu gruplar Amerika’nın işini daha da güçleştirebilirler. Çok hızlı ve şiddetli geçeceği tahmin edilen harekatta Amerika’nın ‘ayağına dolanabilirler.’ Amerikalılar, disiplinden kolaylıkla uzaklaşabileceğinden endişelenecekleri bu grupların yağmalama, intikam cinayetleri, ırza geçme olaylarına karışarak harekatın ahlaki ayağını zorlaştırabileceğinden ve Sünni Arapların direnç güçlerini arttıracağını düşünebilirler.Kısacası, yukarıdaki ve başka bazı nedenlerle Washington’un Türkiye’siz Kuzey cephesi planları daha güçsüz, etkisiz, masraflı, riskli ve uzun bir savaş anlamına gelecektir.

Bugün yaşanan Irak krizi şimdi değil de örneğin beş sene sonra yaşasa idi K. Irak’lı Kürtleri Bağdat’a bağlanmaya ikna etmek ABD baskısı ile dahi mümkün olmayabilirdi. Aradaki dönemde Kürtler Türkiye’de bir çok kişinin eleştirmekte çok acele ettiği bazı uygulamalara rağmen idari ve ekonomik anlamda önemli mesafe kaydetmişlerdir. Bu dönem biraz daha uzasa askeri ve psikolojik anlamda da geri dönülemez bir düzeye gelebilirlerdi.Bu nedenle bugünkü Irak krizi aslında Iraklı Kürtleri Irak’ın bir parçası olarak yaşamaya ikna etmek için bir fırsat arz etmektedir. Bağımsızlığı isteyen Kürtler için 2003 krizi aslında bir ‘erken doğum’ olarak kabul edilebilir. Ancak erken doğan bebeklerin de yaşamaya devam ettikleri gibi bu kriz de bir Kürt devletinin kurulması için en iyi zaman değilse de bazı şartlarda hala onu mümkün kılabilir. ABD Orta Doğu’ya özellikle Kürt devleti kurmak için geliyor değildir. Ama olaylar o yöne gittiğinde bu seçeneğe meyletmeyeceğinden emin olamayız. Kürt devleti olacaksa bile bu hemen gerçekleşecek değildir. Ancak Türkiye’nin bu krizde alacağı kararlar belki 5-10 sene sonra gerçekleşebilecek bu ihtimalin şeklini, zamanını ve olup olmayacağını belirleyebilir. Türkiye K. Iraktaki olumsuz gelişmeleri önlemek amacıyla İran ve Suriye ile ortak bir tavır gerçekleştirebilir mi? Bunun için ülkeler arasında çıkar birliği ya da benzerliği, ortak algılama, karşılıklı asgari güven ve kurumsal esneklik ve beceri birikimi var mıdır? Bu tür platformun oluşması için gerekli şartlar ve Türkiye’nin atması gereken adımlar nelerdir?. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder