TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Perşembe, Mayıs 01, 2003
 
G-ABD 01 Mayıs
Orta Doğu, ABD ve Türkiye

1) ABD’nin Irak’a yerleşmesi Türkiye için direk bir askeri tehdit değildir. Ancak Washington’un Irak’taki varlığı ile beraber dolaylı olarak, Türkiye’nin manevra alanı, ‘pazu gösterme’ ve kırmızı hatlar çizme serbestliği ciddi olarak azalabilir. Amerika’nın gelişiyle Türkiye’nin ‘mahalledeki’ en önemli güç olma özelliği sona ermiştir. ABD’nin varlığı, Türkiye’nin İran ve Suriye ile ilişkilerinde bu ülkelerden kaynaklanan önemli bir sorun yaşama ihtimalini azaltacaktır. Bu iki ülke Türkiye ile ilişkilerini iyi tutmak için artık ilave bir nedene sahiptirler. ABD’nin varlığı, Ankara’nın Irak, Kıbrıs ve Ermenistan’da askeri gücü dış politikanın bir unsuru olarak kullanmasını güçleştirebilir. 2) Irak'ta Şiilerin kendilerini gözardı edilemeyecek bir güç olarak ortaya koymaları Türkiye için ne ifade etmektedir? a) ABD, eğer aklında varsa bile Kürt ayrımcılığını desteklemekten kaçınır. Çünkü Kürtler giderse geriye kalan nüfusun yaklaşık yüzde sekseni Şii olacaktır. Washington Şiilerin bu kadar ağırlıkta olduğu bir Irak'ı zaptedemeyeceğini düşünebilir. O halde Kürtlere 'oturun oturduğunuz yerde, bir yere gitmiyorsunuz. Size Bağdat'ta güzel makamlar vereceğim.' (?) b) Kürtler, 'biz 30 yıl Saddam'dan çektik, şimdi bir de Şii fundamentalizmi ile uğraşamayız. Hadi bize eyvallah' demeye daha açık olurlar.

3) ABD yönetiminde Irak üzerindeki Pentagon-Dışişleri farklılığı devam etmektedir. Pentagon, bir an önce yönetimin 'Iraklılara' devredilmesini, Dışişleri ve CIA ise acele edilmemesini istiyor. Pentagon, devir hızla gerçekleşirse kendilerine daha yakın hissettikleri Kürt gruplar ve Çelebi gibi isimlerin parsayı toplayacağını umuyor olabilirler. Dışişleri ise kent kent, kasaba toplantılar yapılmasını, halkın nabzının iyi tutulmasını, etnik ve dini gruplara organize olmaları ve serpilip gelişmeleri için biraz zaman verilmesini ve böylelikle yönetimin halkın gerçekten tanıdığı ve istediği kişilere verilmesinin daha doğru olacağına inanıyor. Dışişleri ayrıca zamanla Şiilerin Amerikan alyhtarlığının törpülenebileceğini, yıllardır Saddam baskısı altında tam yaşayamadıkları dini ve siyasal hakları tattıkça Amerika'nın 'değerini daha iyi anlayacaklarını', bu arada ABD ile diyalog kurmaya istekli Şiilerin sayısının artacağını, iktidarın devir işleminin daha düzenli ve derli toplu bir şekilde olacağını, Bosna, Timor gibi yerlerdeki tecübelerin seçimlerin çabuk olmasının olumsuz sonuçlar doğurduğunu gösterdiğini iddia ediyorlar. 4) Başkan Bush mesajında ‘soykırım’ kelimesini kulanmadı ama Ermeni Yasa Tasarısı bu yıl atlatılsa bile ileride önümüze gelmeye devam edecektir. Bu konuda Türkiye’nin önünde kabaca dört seçenek olduğu söylenebilir: a) Dikkate almamak, b) gürültü çıkarmak, c) karşı yaptırımlarda bulunmak, d) kabullenmek. 5) Orta Doğu barış düreci ile ilgili Amerikan yönetiminden ve Sharon’dan gelen yol haritaları ve ‘mırıldanmalar’ biz umutlandırmalı mı? Yoksa bunlar bağlayıclığı, inandırıcılığı ve geleceği olmayan açılımlar mı? Eğer kronik iyimserlerden değilseniz şu an için heyecanlanmak için yeterince bir neden yoktur. Bir barış olsa bile bu muhtemelen daha çok İsrail’in istek ve ‘kırmızı hatları’ çerçevesinde şekillenecektir. Şu an için Kudüs ve mülteciler konusunda ne İsrail tarafında ne de onu zorlayabilecek tek güç olan ABD’de bir irade görünmemektedir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder