TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Perşembe, Mayıs 22, 2003
 
G-ABD 22 Mayıs
Doların Düşüşü ve Dünya Ekonomisi Üzerine Notlar

Doların euroya karşı yüzde kırka yakın düşüşünün nedenleri önemli ölçüde ekonomik olsa da ve hatta kısmen Amerika’nın iraadesi ile gerçekleşse de bunun ekonomiyle sınırlı kalmayan sonuçları olabilir. 90’lı yıllarda dünyadaki büyümenin üçte ikisine yakınını tek başına ABD gerçekleştirmişti. Bugünse ABD diğer büyük ekonomilerden göreceli olarak hala daha dinamik bir görünüm çizse de Amerikan ticaret açığı sürdürülemez boyutlara ulaşmıştır. Washington, Soğuk Savaşın en hızlı zamanı olan 60’lı yılların başında ekonomisinin yüzde sekizden fazlasını savunmaya harcıyordu. Bugün bu rakam yüzde dördün altındadır. Ancak bu bile dünya toplamının yarısına yakınına tekabül etmektedir. Ancak doların dünya piyasasındaki ‘tek tabanca’ durumunun ortadan kalkması, dünyanın dolarla ‘dolup taşması’, ve hatta belki Amerikan politikalarına duyulan tepkinin de bir sonucu olarak bazı devletlerin rezervlerindeki dolarlarını azaltması, kesin rakamlar bilinmese de bazı iddialara göre yüz milyarlarca doları aşkın petro-doların 11 Eylül’den sonra ABD’yi terketmesi, başka bir çok başka faktörle birleşerek Amerikan ekonomisinin önemli temel taşlarından birinin sorgulanmasını beraberinde getirebilir. Amerika için, ürettiğinden ve dışarıya sattığından çok daha fazlasını tüketme ve dışarıdan satın almaya alıştığı günlerin sayısı azalmış olabilir. Bu arada doların değer kaybı nedeniyle Avrupa’nın ticari anlamda rekabet gücünün azalması tam da ekonomisindeki durgunluk riskinin arttığı bir döneme rast gelmiştir. Özellikle Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’daki durgunluğun euro bu kadar güçlüyken ortadan kalkması çok daha güç olacaktır. Japonya ise zaten on yılı aşkın bir zamandır neredeyse hiç büyümemektedir.

Avrupa ve ABD ekonomileri arasındaki bağ belki de her zamankinden daha güçlüdür. Ama bu ekonomik karşılıklı bağımlılığın aradaki problemleri absorbe edecek bir mekanizma oluşturması otomatik ve hatta kaçınılmaz olmayabilir. Karşılıklı bağımlılığın artması işbirliğini olduğu kadar karşılıklı güvensizliği de beraberinde girebilir.Ve hatta birbirlerinin makroekonomik ve ticari hamlelerinden bu kadar çok ve çabuk etkilenen bu iki güç ilişkilerinde ekonomi kaynaklı da problemler yaşayabilirler. Özellikle birbirlerine duydukları güven azalmaya devam ederse, kazanç ve kayıbı mutlak değil göreceli anlamda görmeye meyilli olabilirler: ‘Ben kazanıyorum, ama o benden daha fazla kazanıyorsa bunu istemiyorum’ ya da ‘ben kaybediyorum ama o benden de fazla kaybediyor, öyleyse durum o kadar da kötü değil’ diye düşünmeye başlarlarsa transatlantik ilişkilerin ‘çivileri’ asıl o zaman yerinden oynayabilir. Bu durum kaçınılmaz ve hatta muhtemel değildir ancak giderek artık kolayca savuşturulabilecek kadar uzak bir olasılık olmaktan da çıkmaktadır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder