TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Cuma, Mayıs 23, 2003
G-ABD 23 Mayıs BM Güvenlik Konseyi’nin Ambargo Kararı Birleşmiş Milletler’de Irak’a yönelik ambargo ile ilgili karar beklenen ve olumlu bir adımdır ve ABD için önemli bir başarı olarak kabul edilmelidir. Bir yıl sonra tekrar gözden geçirme şartı konması ABD tarafından verilmiş küçük bir ödün olarak görülebilir. Ancak ABD ambargo kalktıktan sonra Irak’taki insani durumun düzelmesi konusunda artık daha büyük bir sorumluluk altına girmektedir. Ambargonun kaldırılması diğer büyük devletlerin Irak harekatının meşruluğunu kabul ettikleri anlamına gelmemektedir ama Irak’taki fiili durumu kabullendiklerini göstermektedir. BM kararı, Fransa, Almanya ve Rusya’nın oluşturduğu cephenin delindiği ya da parçalandığı anlamına gelmemelidir. Bu ülkeler beraber hareket etmeye önemli ölçüde devam edeceklerdir. Ama bir yandan da Irak’taki fiili durumu görmezlikten gelemezlerdi. Eğer bu ülkeler ambargonun kalkmasını engelleselerdi özellikle transatlantik ilişkilerindeki kriz de iyice kontrolden çıkabilirdi. BM’de yeni bir kriz bu kurumu bu kez belki ölümcül bir şekilde yaralayabilirdi. Ayrıca Amerikalılar tarafından da Irak’taki insani durumun kötüleşmesinden sorumlu tutulabilirlerdi. Savaş öncesi dönemde yaşanan çekişmeler seyirciler kadar oyuncularda da bir tür yorgunluk ve bıkkınlık yaratmış ve aynı oyunu oynama isteğini azaltmıştır. Bu arada Fransız ve Alman iş çevreleri kendi hükümetlerine Washington ile ilişkileri düzeltmeleri için baskı yapmaktadır. Gerçi her iki ülkede de kamuoyları hala ezici şekilde ABD’nin Irak harekatının yanlış olduğunu düşünmeye devam etmektedir ancak iş dünyası Washington’un gazabını çekme ihtimaline karşı daha duyarlıdır. Karar Irak’ın siyasi gelişimi ve petrol gelirlerinin kullanımı konusunda koalisyona, belki ilk başta istediğinden az olsa da, hala çok ciddi hak ve yetkiler vermektedir. Karar ile beraber koalisyon başta BM olmak üzere bazı uluslararası kurumları ucundan da olsa işin içine sokmuş olacaktır. Sınırlı da olsa BM özel temsilcisi de savaş sonrası düzenin bir parçası olacaktır. Zamanla, ABD Irak’ta işlerin zorluğunu anladıkça bu işin altından tek başına kalkamayacağını düşünerek ‘uluslarası toplumu’ bu kararın ötesinde boyutlarda bile olayın içine katmaya istekli olabilir. Eğer tersi olur ve ABD zafer sarhoşluğundan tam kurtulamadan Irak’ın geleceği konusunda ‘açık çek’ aldığını ve her halükarda fiili olarak engellenemez olduğunu düşünür ve başta BM olmak üzere diğer kurumları kararın muğlak bıraktığı noktaları zorlayarak sürecin içine pek sokmaz ise şu an için bir parça durulmuş gözüken ilişkiler tekrar gerilebilir. Avrupa ülkeleri ganimeti Washington’a kaptırıp ‘bulaşıkçılık’ yapmak istememektedir. Eğer ABD’nin ‘her şeyi isteyen tavrı’ devam ederse Irak’ın yeniden yapılanma sürecine katkı yapmaktan kaçınacaklardır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|