TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Haziran 02, 2003
 
G-ABD 02 Haziran
ABD ve ‘Türk Modeli’

Stephen Walt’un dediği gibi, ‘ne kadar başarılı ve eski olursa olsun bir müttefiklik ilişkisinin kutsal hiç bir tarafı yoktur.’ Yaklaşık 50 yıldır Amerika ile ittifak Türk dış politikasının en önemli ‘mobilyası’ idi. Bugün bu durumun değiştiğini söylemek için henüz erken olsa da bu durumun, örneğin bundan üç-beş yıl sonra da devam edeceğinden emin olmak artık pek mümkün değildir. Amerika, hemen her ülke gibi Türkiye için de en önemli dış politika meşgalesi olmaya devam etmektedir. Amerika’nın bu benzersiz ve kontrolsüz gücü ile ne yapacağız? Türkiye ABD’nin stratejik müttefiği, müttefiği, küçük ortağı, taşeronu, rakibi olabilir ama Irak harekatı bize bir şey gösterdiyse o da günümüzün Washington’un düşmanı olmak için iyi bir zaman olmadığıdır. Irak harekatından sonra İncirlik ve Türkiye askeri anlamda önemini ciddi oranda kaybetmiş olabilir. Ama Türkiye, ‘Türk modeli’ ile belki başka bir şekilde önemli olmaya devam edecektir. ‘Model olmak,’ başka hiçbir şeye yaramasa bile Türkiye’ye kendini demokrasisi ve, ekonomisini disipline etmeye ve kendine ancak yüksek standartları münasip görmesine katkıda bulunabilir. Eğer Türkiye demokratik model olarak görülürse içeride demokrasiden kaymalar muhtemelen daha zor hale gelir. ‘Model olmak’ Washington’un Ankara’ya bakışını da değiştirecektir. Örneğin Paul Wolfowitz’in Türk ordusunun Irak harekatını destekleme konusunda daha aktif olmasını istediği konuşması demokratik modelle çelişmektedir ve muhtemelen tekrarlanmayacaktır.

ABD’nin Türkiye’den istedikleri demokrat ve Batı yanlısı ‘olmakla’ sınırlı değildir. Washington, Ankara’dan Gül‘ün Tahran’da İslam Konferansı Örgütü’nde yaptığı konuşma türden bazı şeyler ‘yapmasını’ da istemektedir. Türkiye’nin İran ve Suriye ile ilişkilerindeki amaçları bu ülkelerle ekonomik münasebetleri ilerletmek, onları demokratikleşme konusunda yüreklendirmek ve terör ile kitle imha silahları alanında ABD’nin askeri dahil baskısına maruz kalmalarını önleyecek adımlar atmalarını sağlamak olmalıdır. Türkiye, Washington’un mesajını bu ülkelere götürmekten gocunmamalı ama öte yandan da Tahran ve Şam ile geliştirdiği yakınlığa Washington'un vetosunu kabul etmemelidir ve suçluluk psikozuna girip Washington’a ‘yanlış bir intiba vermemek için’ bu ülkelerle diyaloğunu zayıflatma yoluna gitmemelidir. Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini geliştirme isteğini ‘Batı’dan kopmak’ şeklinde değerlendirmek doğru değildir. ABD’deki bu yöndeki endişeler diyalog yoluyla giderilmelidir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder