TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Salı, Haziran 10, 2003
 
G-ABD 09 Haziran
ABD, Türkiye ve İran

Özellikle İran konusunda Ankara’nın alacağı tavrın Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğinde çok önemli olduğunun fısıldanması ve Amerikan yönetiminin içinde ve yakınındaki kişilerin Ankara’nın bir şekilde ‘özür dilemesi’ şeklindeki ‘beklentilerinin,’ Ankara’yı İran ve Suriye’ye karşı işbirliğine hazır bir noktaya getirme amaçlı olduğu düşünülmektedir. Türkiye bu konuda Irak konusu kadar dramatik ve kekskin olmasa da yeni bir zor kararla karşı karşıya gelebilir. ABD’nin İran’da bi rejim değişikliğini işgal yoluyla denemesi kısa vadede çok yakın bir ihtimal değildir. Irak’taki durumun henüz Washington tarafından arzulanan ve belki de beklenen kadar netleşmemistir. Bu ülkede kitle imha silhlarının bulunmamasının İngiltere dahil koalisyon ortaklarının yeni bir macerada ABD’nin incir yaprağı olmalarını engelleyebilir. ABD’de yaklaşan seçimler ortamında İran gibi Irak’tan çok daha büyük ve muhtemelen güçlü bir ülkenin işgali Bush’un göze almak isteyevceğinden çok daha büyük riskler içermektedir. Bu arada Rusya’nın İran’ın nükleer programı hakkında, en azından eskiye oranla, daha fazla işbirliği yapmaya açık görünmesi İran’ın nükller programını kontrol etmenin başka diplomatik yolları olduğunu göstermektedir.

Ancak ABD’deki muhafazkar çevrelerde, en ateşli savunuculuğunu American Enterprise Institute’dan Michael Ledeen’in yaptığı bir grup İran’a rejim değişikliğinin gerekli, acil ve bir işgal gerektirmeden de mümkün olduğunu, İran rejimi ile halk arasındaki uçurumun arttığını, reformcular dahil tüm mollarla görüşmenin faydasız ve hatta rejimi kendi halkı önünde güçlendireceği için zararlı olduğunu ve ABD gerekli diplomatik sıkıştırmaları yapar ve kendine direk İran halkını muhtap alırsa özellikle İranlı gençler, kadınlar, entellektüeller ve hatta tüccarların bir kısmını içeren hareketin Hatemi dahil tüm rejimi süpüreceğini iddia etmektedirler. Bu grup İran’ın nükleer programına yönelik sınırlı bir müdahalenin bir halk hareketi için gerekli kıvılcımı yarataileceğini dahi düşünse de, bunun tam tersini, böyle bir müdahalenin halkı rejimin etrafında kenetleyeceğini ve hem reformcuları hem de diğer muhalefeti zayıflatacağını iddia edenler de bulunmaktadır. İran’ın nükleer güç kazanması direk olmasa da Türkiye’ye bir tehdittir ve Ankara’nın mutlu olacağı bir gelişme olmayacaktır. Ancak Türkiye, bu problemle ilgili olarak ABD’den farklı ve AB yaklaşımına daha yakın olarak, en azından bu aşamada, diplomasi, ticaret, uluslararası kurumlar gibi enstrümanların kullanmasını tercih etmektedir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)

G-ABD 7 Haziran
Türkiye ve AB üyeliği

AB ülkelerinde Türkiye’nin üyeliği ile ilgili değişik fikirler, korkular, umutlar ve hesaplar bulunmaktadır. Bu konuda net bir fikri olanlar (şimdiden karşı çıkanlar veya onaylayanlar) ve olmayanlar, ve kararlarını duruma göre ileride vermek isteyenler olabilir. Avrupa'da Türkiye’nin üyeliği ile her zaman birbirini dışlamayan düşünce ve hesaplar arasında önem sırası gözetilmeden aşağıdakilerin olduğu söylenebilir:

- ‘Türkiye’yi gerekli şartları yerine getirirse üye yapabiliriz ve yapmalıyız. Bazı sözler verdik, şimdi bunları geri alamayız. Bizim için ciddi bazı sorunlar ve riskler yaratacak olsa da, eğer Türkiye gerekli şartları yerine getirirse, hemen veya duruma göre bir süre sonra, onu üyeliğe almalıyız. Bunun getirileri risk ve masraflarından fazladır’ diye düşünenler.

- ‘Türkiye’yi üye yapamayız ve bunu ona şimdi söyleyelim ve onda sonra başımıza daha fazla işler açacak gereksiz umutlar uyandırmayalım. Sonra kendimizi çok bağlarsak istemesek bile onu almak zorunda kalabiliriz. Şimdiden ona üyelik dışında özel bir statü verelim ve dürüst olalım’ diye düşünenler.

- ‘Türkiye’yi üye yapamayız ama bunu ona şimdi söyleyemeyiz. Böyle yaparsak Türkiye’yi kaybederiz’ diye korkanlar.

- ‘Bazı sözler verdik şimdi ve bunları şimdi geri alamayız ama Türkiye’yi üye de yapamayız. Şimdilik idare edelim sonra zamanı gelsin görüşürüz. Nasıl olsa reformları bir yerde tekler. Bu da olmazsa ondan kabul edemeyeceği başka şeyler isteriz. Ertelemek ya da Türkiye’yi vazgeçirmek için bahane olarak her zaman yeni bir şeyler bulunabilir (Ermeni soykırımı)’ diye düşünenler.

- ‘İleride ne olur bilinmez, şimdilik Türkiye’yi reforme ediyoruz ve “terbiye ediyoruz.” Üye yapmasak bile aslında Türkiye’yi kendi başına yapamayacağı ya da yapmayacağı reformlara zorlayarak ona iyilik yapıyoruz. Şartlarımız yerine getiren bir Türkiye, üye olmasa bile, daha demokrat, istikrarlı ve müreffeh bir komşu ve tampon olur’ diye düşünenler.

- Avrupa’nın fazla sıkı birlik olmasını istemeyenler ve Türkiye’yi de içine alacak bir AB’nin kendi istedikleri gibi gevşek bir birlik olacağını hesaplayarak Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakanlar.

- Türkiye’nin üyeliğine, başka bir çok şeyin yanında, AB içindeki coğrafi, ekonomik, sektörel ya da büyük-küçük ülkeler arasındaki dengelere yapacağı etkileri hesaplayarak karar verecekler.

- Türkiye’nin üyeliğini matematiksel bir olasılık olarak kabul eden ama bu gerçekleşmeden Ankara’yı değişik konularda yeterince sıkıştırarak ve ‘terleterek’ müzakere masasında avantaj kazanmak isteyen ve üyeliğin maliyetini azaltmak ve zamanını geciktirmek isteyenler.

- ‘Üyelik havucu ile Türkiye’nin kendimizi yakın gördüğümüz unsurları öne çıkarıyoruz ve güçlendiriyoruz ve dış politikasını bir ölçüde de olsa “ehlileştiriyoruz”’ diye düşünenler.

- Türkiye’ye üyeliğini destekliyormuş gibi görünerek Türkiye’den ihale, ticari ayrıcalık, siyasi destek vs. kazanmayı umanlar.

- Türkiye’nin üyeliğini destekleyerek ya da öyle görünerek diğer AB üyelerinden AB içi pazarlıklarda ödün kapmaya çalışanlar (“şu konuda istediğimi vermezseniz sizin daha çok korktuğunuz Türkiye’nin üyeliğini desteklerim bak ona göre”)

- Türkiye’de üyelik umudunu canlı tutmazsak onu tamamen Washington’a kaptırırız’ diye korkanlar.

- Türkiye’nin üyelik umudunu canlı tutarak Kıbrıs ve Ege gibi konularda ödünler almak isteyenler.

- Türkiye’yi demokratikleştirelim, modernleştirelim ve üye yapalım.
- Türkiye’yi demokratikleştirelim, modernleştirelim ve üye yapmayalım.
- Türkiye’den siyasi ya da ekonomik ödünler alalım ve üye yapalım.
- Türkiye’den siyasi ya da ekonomik ödünler alalım ama üye yapmayalım. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder