TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Salı, Haziran 10, 2003
 
G-ABD 10 Haziran
Transatlantik İlişkileri – Türk Dış Politikasında Farklı ‘Okullar’

Transatlantik ilişkilerinin geleceği ile ilgili olarak kabaca üç senaryodan bahsedilebilir. 1) Bakış açıları, değerler ve çıkarlardaki farklılaşmayla beraber rekabetin, anlaşmazlıkların ve çatışmanın artması. 2) ABD’nin dış politikasında çok taraflı politikaları, uluslarası kurumları, hukuku, başta Avrupa olmak üzere diğer bölge ve ülkelerin çıkarları ve hassasiyetlerini daha çok dikkate alması, Avrupa’nın ise ABD’nin üstünlüğünü kabul etmekle beraber askeri harcamalarını tamamı olmasa da çoğunu Nato çerçevesinde arttırması ve askeri güç kullanımına olan alerjisini azaltması. 3) İlişkideki problemlerin devam etmekle beraber bir ölçüde kontrol edilerek kabul edilebilir çerçeve içinde kalması ve aralıklarla krizler yaşansa da bugünküne yakın bir şekilde devam etmesi. Bu noktada Orta Doğu üzerine yaşanan anlaşmazlıkların iki grup arasındaki kırılmanın nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu sorusu önemli görünmektedir. Türkiye bu senaryoların hangisini arzuladığını ve bu sonucun gerçekleşmesi için kendi adına neler yapabileceği üzerine düşünmelidir. Transatlantik ilişkilerdeki kırılmadan Türkiye‘ye ‘ekmek çıkacağını’ düşünenler ve hatta bu durumun Türkiye’nin AB üyeliği şansını arttıracağına inananlar olduğu gibi bu durumu kaygıyla ya da ilgisizlikle karşılayanlar da bulunmaktadır.

Her ne kadar insan ile ilgili hemen her kategori de olduğu gibi bu sınıflandırmaya tam olarak uyanların sayısı çok olmasa da, Türk dış politikasının genel yönü hakkındaki tartışmalara katılanlar arasında aşağıdaki gibi bir parça idealize edilmiş farklılıkların olduğu savunulabilir: 1) Türkiye’nin iç ve dış politikasını AB üyeliğinin şartlarıyla ve başta Fransa-Almanya olmak üzere Amerika’yı dengelemeyi arzulayan ülkelerle uyumlandırılması gerektiğini düşünen, AB’nin talep ve şartlarının Türkiye için gerekli ya da şart olduğunu savunan ‘Avrupacılar,’ 2) Türkiye’nin AB üyeliğinin zor olduğunu ve çıkarlarının aslında ABD ile uyumlu olduğunu ya da buna mecbur olduğunu düşünen ‘Amerikacılar,’ 3) Türkiye’nin hem Avrupa hem de ABD ile yakın ilişkiler içinde olmasını savunan ve bu ülkelerle yaşanacak sorunların Türkiye’nin Batılı karakterini tehlikeye atmasından korkan, bu iki grup arasında tercih yapmanın gerekli, ivedi ya da yararlı olmadığını savunan ‘Batıcılar,’ 4) Türkiye’nin siyasi anlamda yönünün Batı olmasında değilse bile dış politikasında Batı’dan gelen istek ve zorlamalara mesafeli bakan ve gerektiğinde direnilmesini savunan ‘Batı-septikler,’ 5) Batı ülkelerine mesafeli ve şüpheyle bakan ve Türkiye‘nin Rusya, Orta Asya, Kafkasya, Çin, İran ve İslam ülkeleri gibi ülke ve gruplarla yakınlaşmasını isteyen ve bunu Batı’nın alternatifi gören ‘Avrasyacılar,’ 6) Türk dış politikasının bu opsiyonların hepsinin –değişik derecelerde olsa da- aynı anda götürebileceğini ve aslında bunlar arasında önemli bir çelişki olmadığını, Türkiye’nin hem Avrupalı hem ABD ile yakın ilişkilerini koruyan ve hatta geliştiren, hem ‘Müslüman’ hem de Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerle sağlıklı ilişkiler kurabileceğini düşünen ‘dengeciler.’ Bir kısmı henüz ‘okul’ denemeyecek kadar yeni, muğlak ya da düzensiz bu görüşler arasında zaman zaman sağ-sol, Müslüman laik ve hatta milliyetçi-kozmopolit ikiliklerini aşan ittifaklar kurulabilmekte ve ya da bölünmeler yaşanabilmektedir. Ancak, Türk dış politikası ile iç politikası arasındaki ilişki giderek artsa da, dış politikadaki geçici koalisyonlar iç politika tartışmalarına her zaman taşınamamaktadır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder