TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Perşembe, Temmuz 31, 2003
Bu mesajı e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 31 Temmuz Irak’a Asker Gönderme Tartışması Türkiye Irak'a asker göndermeli mi, göndermemeli mi? Nasıl, ne zaman, hangi şartlarda göndermeli veya bu daveti nasıl reddetmeli? Tahminler, fikirler, iddialar, arzular ve gerçekleri birbirine karıştırmamak gerekir. Bunların hepsi ayrı ve bazen de çelişkili şeylerdir. Dürüst ve gerçek entelektüel bir tartışma, başka bir çok şeyin yanında, karşı tarafın argümanlarına saygı göstermeyi, onları anlamaya çalışmayı, varsa onların zayıflıklılarını ortaya koymayı ama kesinlikle onları görmezden gelmemeyi gerektirir. ‘Irak’a asker gönderme’ tartışmasında da buna dikkat etmek gerekir. Tartışmaya önyargı ile girmemek, diğerlerinin ne dediğini ‘dinlemek’ ve fikirlerimiz değiştirmeye açık olmak ya da daha doğrusu kapalı olmamak gerekir. Bırakalım argümanlar ve veriler çıksınlar meydana, birbirleriyle ‘güreşsinler’ ve ‘iyi olan kazansın.’ Bu kadar çok yönlü, kompleks, belirsizlikler ve tercih ikilemleri (trade-off) içeren bir konuda kesin, değişmez ve nüanstan yoksun fikir ve iddialara sahip olanların söylediklerine belli bir şüpheyle yaklaşmak gerekir. Çünkü bu kişiler sonuçlarına konunun hak ettiği zihinsel mesaiyi vermeden ulaşmış olabilirler. Türkiye’nin asker göndermesi ya da göndermemesi kadar gönderecekse ne zaman, hangi ön şartlar ve garantilerle ve şekilde göndereceği, göndermeyecekse de daveti nasıl ve ne zaman reddedeceği önemli olabilecektir. Asker göndermenin doğru karar olduğunu varsaysak bile bazı durumlarda bu doğruluk hareketin şeklindeki kusurlar nedeniyle tersine dönebilir, ya da reddetmek aslında doğruysa bile bu reddin zamanı ve şekli yeni ve daha büyük problemler yaratabilir. Türkiye’nin Irak’a asker göndermesini savunanların argüman ve iddiaları arasında aşağıdakiler de yer almaktadır: 1) 1 Mart’ta ile bugünkü durum farklıdır: O zaman savaş vardı, şimdi barışı korumaya gidiyoruz; 2) 30 ülke Amerika’yı destekliyor. Japonya bile asker gönderiyor; 3) Masada oturmak için askerin gitmesi lazım. Türkiye’nin askeri varlığı Irak’ta Türkiye’nin istediği türden bir istikrarın kurulmasına katkıda bulunabilir; 4) Amerika başarısız olursa çeker gider, ama biz geride kalan problemlerle boğuşmak zorunda kalırız, o yüzden onun başarılı olmasına katkıda bulunmamız lazım. Irak’ın istikrara kavuşması bizim de yararımıza, ABD başarısız olursa esas o zaman Irak’ın bölünmesi ve ABD tarafından korunan bir Kürt devleti ihtimali artar; 5) Askerimiz Bağdat’ta ölmezse Şırnak’ta ölecek. PKK, Türk-Amerika ilişkileri bozuldukça teröre başvurma konusunda kendini daha rahat hissedebilir; 6) Asker gitmezse ABD ile ilişkiler iyice zayıflar, Irak’ın geleceğinde hiçbir söz hakkımız olmaz; 7) ABD Türk ekonomisini desteklemez, hatta belki köstekler. ABD ilişkilerin bozulması piyasaları olumsuz etkiler, bu yüzden faiz sadece birkaç puan artsa bile bunun maliyeti milyarlarca dolar olur; 8) Asker göndermezsek ABD bizi Kıbrıs’ta sıkıştırır, seneye Ermeni tasarısını geçmesini engelleyemeyiz; 9) Başka bir çok Avrupalı ülke de asker gönderiyor; 10) Sona kalırsak dona kalırız, o yüzden evet demek kadar bunu erken demek de önemlidir; 11) Bizim askerimiz Müslüman olduğu için, kültürel yakınlık nedeniyle halkla olumlu ve özel bir ilişki kurar. Balkanlar ve Afganistan’da kazandığı tecrübe ile okul ve hastane gibi sosyal çalışmalarla halkın güvenini kazanır. Irak halkına düzeni sağlamak ve bir an önce Irak’ın yönetimini Iraklılara devretmek için geldiğimiz mesajı verilir. Türkiye 1 Mart’ta Amerika’nın maşası olmadığını göstermiştir. Irak halkı bunun farkında olmalıdır; 12) Asker göndermek Sünni ve Şii Iraklılarla müspet ilişkiler geliştirmenin vesilesi olabilir. Bu gruplarla daha yakın ilişkiler kurmak Irak’ın geleceğine yapacağımız etkiyi arttıracaktır; 13) Irak’taki saldırıları abartmamak gerekir. Bunlar büyük ölçüde eski Baas artıkları. Saddam da yakalanınca faaliyetleri iyice azalacaktır; 14) Amerika burada başarılı olacaktır. Bunun için her şeyi yapacaktır. Amerika’nın başarısızlığına bel bağlamak yanlıştır. Asker göndermemek ille de ABD’nin başarısız olmasını istemek anlamına gelmese de Washington bunu öyle algılayacaktır; 15) Asker gönderelim diye önce biz dedik. Şimdi göndermiyoruz dersek ciddiyetimiz sorgulanır ve güvenilirliğimiz yara alır. 1 Mart öncesinde de Amerika’ya olumlu sinyaller verip arkasını getiremedik. Bu sefer de aynısı olmamalı. 16) BM ve Nato kararında ısrar etmek gerçekçi değildir. Katkı yapmak için BM kararında ısrar eden ülkelerin Irak’la ilgili çıkarları bizimki kadar hayati değildir. Hem, mesela olur da bir BM ya da Nato kararı söz konusu olursa bizim yapacağımız katkının ABD tarafından ödüllendirilmesi gerekmez: ‘isteyerek gelmedin ki, zorunda olduğun için geldin. O halde sana özel bir muamele yapmak zorunda değilim.’ 17) Orduya bu kadar para harcıyoruz. Böyle bir iş için de onu kullanmayacaksak niye bu kadar asker besliyoruz? Türkiye’nin Irak’a asker göndermesine karşı çıkanlarsa aşağıdaki görüşleri dile getirmektedir: 1) Türkiye düşünüp taşınıp sonunda çıkarlarının Irak’ta bayrak göstermek ve asker göndermek gerektirdiği düşüncesine varsa bile, bunun şu sonucu da olacağını gözden kaçırmamalıdır: Ankara Irak’a asker göndermeye karar verirse Washington Türkiye’nin ‘kaba kuvvetle’ yola getirilebilen bir ülke olduğu sonucuna varacaktır. ‘Kırmızı çizgilerini sildik, başlarına çuval geçirdik onlar da tıpış tıpış yola geldiler.’ Bu imaj yerleşirse ABD Türkiye’ye istediklerini yaptırmak için ileride benzer yollara kolaylıkla başvurabilir. Bu nedenle ABD’ye sertliğe ‘pabuç bırakmayan’ bir görüntü verilmelidir: ‘Sert yaptık, ters tepti. Demek ki bunlara böyle davranmak iyi olmuyor’ dedirtmek gerekir; 2) Amerika’nın jandarması olmayalım, Irak halkı Türk askerini Amerikan işgalinin enstrümanı olarak görecektir; 3) Amerika bu işe kimseyi dinlemeden girdi, şimdi pisliğini kendi temizlesin; 4) Tamam, ‘asker gönderebiliriz’ dedik. Ama bu hiçbir şartımız yok demek değildir. Şartlarda anlaşırsak gerçekten de gönderebiliriz. Ama ABD tarafının ‘pazarlık yok, acele et’ yaklaşımı kabul edilemez. Hem biz asker gönderebiliriz dediğimizde henüz Süleymaniye olayı yaşanmamıştı; 5) Şehit tabutları gelmeye başlayınca bu AKP’yi, hükümeti sarsar, asker-sivil ilişkilerini zehirler. Hükümetin yara alması ve hatta AKP’den kopmaların olmasının olumsuz etkisi çok büyük olur, iyi-kötü kurulmuş istikrarlı yapı sarsılır, piyasalar esas o zaman kötü etkilenir; 6) Amerika yoksa Avrupa var; 7) Irak’taki durum Balkanlar ve hatta Afganistan’dan bile çok daha tehlikeli. Oralarda ortam pasifize edilmişti. Irak’ta ise açıkça gerilla savaşı var; 8) Süleymaniye olayından sonra nasıl ABD’yi destekleriz? ABD madem bizden asker isteyecekti, neden askerlerimize o tür bir muameleyi reva gördü? Rumsfeld’in başka bir kontekstte dediği gibi, Türkiye’ye ‘yanlış yapmanın sonuçları olmalıdır.’ 9) Asker göndersek bile masada oturacağımızın garantisi yok. Amerika ekonomik olarak bize pek bir şey ‘koklatmaz,’ zaten Kürtler konusunda muhtemelen bir planı var, biz ne yaparsak yapalım onu uygulayacak; 9) Masraflar ne olacak, askerler kimden emir alacak, bizi en tehlikeli bölgeye gönderecekler; 10) 1 Mart’ta dünyada önemli bir prestij kazandık. Şimdi bunu yitirmeyelim; 11) Türkiye ‘şu an için’ asker göndermezse bu ille de marjinalleşeceği anlamına gelmeyebilir. Bir süre sonra belki daha uygun şartlarda Irak’a asker göndermek söz konusu olabilir; 12) BM ve/veya Nato kararı olmalı. Yoksa gayrı meşru bir işgale destek vermiş oluruz. Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler bile Amerika’yı reddetti. 13) Asker göndermek doğru kararsa bile bu meclisten geçmez. Bu nedenle zorlamak ve gündemi bununla meşgul etmek zarar verir. 13) Türkiye para ya da geleceği bile belli olmayan siyasi rüşvetlerle ‘kanı satın alınan’ bir ülke olmamalıdır. 14) Türk ordusu daha bir ay önce ‘çuval geçiren’ Amerikalı askerlerin emrine girmeyi istememektedir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|