TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Cuma, Temmuz 11, 2003
Bu mesajı e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G- ABD 11 Temmuz Türk Amerikan İlişkileri Türk-Amerikan askeri ilişkileri ABD’nin Orta Doğu ve Orta Asya yönelik gücü olan Merkez Komutanlığına (Central Command) kaydıkça kısmen iletişimsizlikten kaynaklanan problemler yaşanmaya başlamıştır. Türkiye ABD’nin Orta Doğudaki karakolu, ‘uçak gemisi,’ jandarması olmak istememektedir. Türkiye ile ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik çıkarlarında ve önceliklerinde farklılıklar vardır. Kürt meselesi ve Türkiye’nin bu konuya herhangi bir dış politika olayının çok ötesinde verdiği önem Ankara’nın ABD’nin politikaların bakışını etkileyerek bu farklılıkların artmasını ve derinleşmesini beraberinde getirmektedir. Nato’nun geleceği ve yeni stratejik ortama nasıl ve ne derece uyum sağlayacağı tartışmalı olmakla birlikte, bu kurumun uzun yıllara dayalı, kurumlaşmış ve Türk ordusunun içinde kendini rahat hissettiği bir kültürü vardır. Ayrıca, her ne kadar Nato ABD’nin çok büyük ağırlığı olan bir ittifak olsa da, Türkiye burada ABD ile yalnız değildir. Halbuki Merkez komutanlığının yetki alanı içinde olan Orta Doğu’da ikili ilişki ağırlık kazanmaktadır ve bu ikili ilişkinin de ABD tarafından domine edilmemesi çok güçtür. Orta Doğu’ya yönelik Türk-Amerikan ilişkileri, İsmet İnönü’nün ‘büyük devletle aynı yatağa girmek’ deyişinin daha geçerli olduğu bir alan olmaktadır. Türkiye’nin 4 Temmuz krizinin nedeniyle muhatap olarak Nato Avrupa başkomutanını tercih etmesi ya da buna mecbur kalması, Ankara’nın Nato üyeliğine bir vurgu yapma isteğinden, Orta Doğu’dan sorumlu Merkez komutanlık ile tezkere nedeni arasının yeterince iyi olmamasından, genelde Türk ordusunun özelde ise Genel Kurmay Başkanı’nın Nato kontaklarının daha güçlü olmasından, ilk günlerde ABD’den anlamlı bir cevap gelmediğinde faaliyetlerine sınırlama getirilmesi en azından düşünülmüş olması gereken İncirlik’in Avrupa komutanlığına bağlı oluşundan ve hatta belki de Merkez komutanlıkta devir teslim olması nedeniyle bir muhatap bulunamaması gibi nedenlerden kaynaklanmış olabilir. Ermeni tasarısının Amerikan yönetiminin müdahalesi sonucu geri çekilmesi olumlu bir gelişmedir. Süleymaniye’deki olay yaşanmasaydı da bunun yine böyle olacağından emin olmak güçtür. Öte yandan Amerikan tarafından Süleymaniye olayı ile olarak da bir tür özür gelebileceğine yönelik işaretler vardır. Türkiye ile ABD arasında, Berlusconi ile Almaya arasında gerçekleşen türden ‘yaşanmamış olmasını dilemek,’ ‘üzgün olmak,’ ‘özür dilemek’ benzeri ifadelerin yer alacağı bir çözüm söz konusu olabilir. Türkiye, bu tür bir ifadenin kendisi kadar zamanlaması, kim tarafından dile getirildiği ve ne kadar samimi olduğuna da dikkat edecektir. Ancak öte yandan bu yönde bir gelişme yaşanırsa dahi, ilişkiyle ilgili yeni bir iyimser hava oluşabilecekse de, aslında iki ülkenin arasındaki çelişkiler ortadan kalkacak değildir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|