TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Temmuz 14, 2003
 
Bu mesajı e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 14 Temmuz
ABD ve Türkiye’nin Irak Politikası

Süleymaniye’de yaşanan olayın en az üç önemli boyutu bulunmaktadır: 1) Yakışıksızlığı, Türkiye’nin kırılan gururunun tamir edilmesinin zaruriyeti, 2) ABD ile ilişkilere yapması nerede ise kaçınılmaz ciddi olumsuz etki, 3) Türkiye’nin K. Irak politikası üzerindeki sonuçları. Karşılıklı güven, onur, prestij ve özgüven önemsiz değil somut sonuçları olan kavramlardır. Bundan on yıl sonra bakıldığında Süleymaniye’deki olay Türk-Amerikan ilişkileri açısından belki şu an düşünüldüğü kadar önemli bir dönüm noktası olarak görülmeyebilir ama izinin hemen kaybolacağını düşünmek de zordur. Ayrıca bu krizin ilişkide yaşanan son kriz olmayacağını tahmin etmek güç değildir. Türkiye’nin Irak politikasının yanlışı ‘kırmızı çizgiler’ içermesi değil, sadece kırmızı çizgilerden oluşması ve bu çizgiler zorlanırsa ve aşılırsa ne yapacağına dair yeterince zihinsel ve askeri hazırlık yapmamış olmasıydı. Türkiye’nin Irak’taki askeri varlığı buradaki amaçlarını en iyi gerçekleştirecek türden bir askeri varlık mıdır? Belli bir yanılma payı bırakılarak ve şartların değişebileceği de unutulmadan denilebilir ki bugün Türkiye’nin K. Irak’taki Kürtlerle ilgili gelişmeleri askeri yöntemlerle etkileme marjı ciddi oranda azalmıştır. ABD’nin Irak’ı işgalinin önceden tahmin edilmesi zor sonuçlarından biri de PKK’yı Irak dışına İran ve Türkiye’ye doğru hareketlendirmesi olmuştur. PKK’nın Türkiye’ye girmektense Irak’ta kalması Ankara için daha tercih edilir bir şey olmalıdır. Türkiye’nin Irak’a olan askeri ilgisinin merkezinde PKK’nın K. Irak’taki varlığı ve faaliyetleri olmalıdır.

ABD’nin Irak’ta Türkiye’den şikayetleri ve iddiaları şunlardır:1) Türkmenleri silahlandırıyorsun ve onlara askeri eğitim veriyorsun, 2) Türkmenleri siyasi olarak organize ediyorsun, ve hatta 3) onları Kürtlere karşı kışkırtıyorsun, 4) Türkmenleri Amerikan işgalini baltalamaya yönlendiriyorsun. Bunların hiçbirini yapmıyorsan bile 5) burada silahlı varlığını kabul etmiyorum. Bu arada Türkmenlerin Türkiye’nin Irak politikası içindeki yerleri zaman zaman tartışma konusu olmakta ve Türkiye’de milyonlarca Kürdün de yaşadığı hatırlatılmakta ve Ankara’nın bu iki gruba ‘renk-körü’ yaklaşması gerektiği ve aralarında birleştirici bir rol oynaması gerektiği dile getirilmektedir. Bu yöndeki eleştirilere verilebilecek çok basit bir cevap şu olabilir: Ankara’nın K. Iraklı Kürtleri değil Türkmenleri desteklemesi doğrudur çünkü Irak’tan ayrılmak isteyenler Türkmenler değil Kürtlerdir. Türkiye’nin K. Irak’ta Kürtlere değil de Türkmenlere destek vermesinin ardında haklılığı tartışılır ırksal refleksler olsa da bu desteğin belki nedeni değil ama kendisi haklıdır ve hatta gereklidir. Çünkü Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasında gerçek bir çıkarı vardır ve bütünlüğü tehdit edenler de K. Irak’taki Türkmenler değil Kürtlerdir. Bu onların kusuru değildir ve hatta belki de haklarıdır ama Türkmenlerle bu farkları Türkiye’nin çıkarları ile çatışmaktadır. Eğer bu bütünlüğü tehdit edenler Türkmenler olsa idi Ankara’nın o zaman da Türkmenlerin bağımsızlık çabalarını kontrol etmeye çalışması gerekirdi. Ankara Irak’ta aslında yanlış nedenlerle doğru şeyi istemekte ama belki bunun uygulamasında da yine mükemmelden uzak bir performans sergilemektedir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder