TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Cuma, Ağustos 22, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 22 Ağustos BM Kararı Tartışmasına Devam Nedense Türkiye’de Irak’a asker göndermek için bir BM kararının önemini vurgulayanlar bunun salt hukuksal bir fetiş değil pragmatik bir yol olabileceğini ve BM’yi Irak’ta figüran olmanın ötesinde karar alma sürecine katan bir kararın Irak’ta istikrarı getirmesinin salt Amerikan işgaline oranla çok daha mümkün olduğunu ortaya koyamamışlardır. Belki de biraz bunun da etkisiyle kendini biraz realpolitik düşünmeye eğilimli hissedenler, BM’nin sürece dahil olmasını istemenin muhalefetin asker göndermeye karşı durmak için uydurduğu bir bahane ya da Cumhurbaşkanı’nın kendi profesyonel geçmişinden kaynaklanan kişisel bir takıntı olarak görmüşlerdir. Yukarıdakiler doğruysa bile bu durum BM’nin resmin içine ciddi şekilde girmesinin Irak’ta istikrar kurulması şansını arttıracağı gerçeğini gölgede bırakmamalıdır. Bir BM kararının getireceği avantajların farkında olmak için ille de Amerikan aleyhtarı ya da ‘eski Avrupacı’ olmak gerekmez. İşgalin uluslararası bir çehre kazanmazsa başarılı olamayacağını düşünmek otomatik olarak Amerika’nın başarısız olmasından memnun olmak olarak görülemez. Dün yine burada ifade edilmeye çalışıldığı gibi BM işin içine girince bütün problemler çözülecek ya da yenileri ortaya çıkmayacak değildir ama istikrar BM şemsiyesi altında -ve ABD’nin yine çok önemli bir rol oynadığı bir formatta- çok daha muhtemeldir. Çünkü, Irak’taki zorlu bir sorunu çözmek için, BM’deki Fransız temsilcisinin de belirttiği gibi, sadece BM gerekli ‘meşruiyet, tarafsızlık ve uzmanlığa’ sahiptir. Irak halkının Amerikan işgalini kabullenmesi başka şeylerin yanında bunun petrol için olduğu düşünüldüğünden, çok zor görünmektedir. Amerikalı askerlerin bu tür bir görev için yeterince eğitimli olmadıkları ve kültürel farklılıkların büyük problemler yarattığı görülmektedir. Yine Fransız temsilcisinin sorduğu şu soru önemli görünmektedir: Eğer işgal ‘en başta uluslararası gerçek bir ortaklık olarak gerçekleşse idi yine bu durumda mı olurduk?’ ABD asker istemekte ama askeri, siyasi ve ekonomik kontrolü vermek istememektedir. Ama mevcut trendler devam ederse buna mecbur kalmak zorunda kalabilir. Ama bu ‘öğrenme süreci’ çok uzarsa durum o zaman Irak’ta yeniden yapılanma sürecinin uluslararası bir görünüm kazansa bile içinden çıkılamaz bir hale gelebilir. Irak’ta son dönemde gerçekleşen saldırılar ve özelikle BM merkezine yapılan saldırıdan sonra, Polonya daha önce sorumluluğu altına almayı kabul ettiği alanı tehlikeli bularak bunu azaltmaya, Japonya asker göndermeyi önümüzdeki yıla ertelemeye, BM Irak’taki personel sayısını azaltmaya, Dünya Bankası, IMF ve bir çok NGO Irak’tan –en azından bir süre için- çekilmeye karar vermişlerdir. Irak’taki güvenlik durumunun bozulması Türkiye’nin asker göndermeye karar verirken dikkate alması gereken bir faktör olmalıdır. Eğer asker gönderilecekse bunun salt insani bir operasyonun ötesinde güç kullanmayı ve ciddi saldırılara hedef olmayı içeren bir görev olduğunun bilincinde olunmalıdır. Türkiye’nin iyi niyetlere sahip olmasının ona silahlı bir direniş olmaması için yeterli olmayacağı ve hatta görev alacağımız bölgedeki aşiretlerin ‘olur’unun alınmasının da bunu tam olarak değiştiremeyeceği bilinmelidir. Bu arada, bir süre sonra belki direk Amerikan komutasında olmayacak ve görevi BM personeli, NGOlar, altyapıyı koruma gibi tanımlanabilecek ve bu şekilde belki de, en azından şekil itibariyle, işgale destek değil Iraklılara yardım etme görüntüsü taşıyabilecek bir kuvvetin BM tarafından ‘kutsanması’ söz konusu olabilir. Ancak bir çok ülke böyle bir güce bile asker göndermek için hem kendi ülkeleri hem de genel olarak BM adına Amerika’dan askeri ve ekonomik taleplerde bulunmaya devam edeceklerdir. Amerika ise savaşı –İngiltere ile beraber- kendi kazandığı için hem pastayı paylaşmamak, hem de siyasi anlamda gücü paylaşmanın başarıdan çok yeni anlaşmazlıklar ve hızlı karar alınmasını engelleyecek, Kosova harekatı sırasında Nato içinde yaşanan türden, bürokratik krizler getireceğine inandığı için buna direnmektedir. Bu arada Türkiye’nin Irak’a asker göndermesi için koyması gereken şartlarından biri de ABD’nin buradaki asker sayısını azaltmayıp arttırması olmalıdır. Bu Washington’un kararlılığını ortaya koyacak ve ABD’nin kendi askerleri yerine Türk askerini tehlikeye yolladığı imajını zayıflatacaktır. Ayrıca, bir süre ülkedeki asker sayısı azalacağı zaman yine önceliğin Türk askerinde olması gerekir. Şu an Irak’taki Amerikan askeri sayısı 150 bin civarında olsa da, John Keegan’ın dile getirdiği gibi, bunun sadece 20 bini muharip unsurlardan oluşmaktadır. Bir ölçüde muharip olmayan unsurların da devriye, koruma gibi fonksiyonları yerine getirebilecekleri varsayılsa bile yine de, Balkanlardaki benzer ve hatta daha kolay operasyonlarda kullanılan asker sayısı Irak’taki coğrafi ve nüfus ölçüleri dikkate alınarak bir kıyaslama yapıldığında, Irak’taki asker sayısının yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Brookings Enstitüsü’nden Michael O’Hanlon, Irak’ta düzeni sağlamak için gereken asker sayısının en az 250 bin olduğunu düşünmektedir. Uzun lafın kısası, Türkiye, ancak bu büyüklükte bir askeri güç Irak’ta konuşlanacaksa bunun parçası olmalıdır. Aksi halde bu operasyon bizim istediğimiz istikrarı getirmeyecektir. Amerika’nın Irak’a gönderebileceği eğitimli fazla askeri olmadığı bilindiğine göre bu sayıya ancak olayın uluslararası bir boyut kazanmasıyla ulaşılabileceği ortaya çıkmaktadır. ABD eninde sonunda BM’ye bir şekilde gitmek zorunda kalacaktır. Bunun için Ankara şimdiden aşağıdaki sorular üzerine kafa yormalıdır: Acaba Türkiye Irak’la ilgili olarak BM’nin ne tür karar almasını ve rol üstlenmesini istemelidir? Her ne kadar ABD şu an bundan uzak gözükse de BM’nin her şeyi kontrol etmesini mi, yoksa ABD ile eşite yakın bir ilişki içinde olmasını mı tercih etmeliyiz? Türk askerinin Amerikan kumandasında olması mı BM komutasında olması mı daha iyidir? BM’nin daha önemli bir rol oynayabileceği muhtemel bir yapıda Türkiye’nin oynayacağı ideal rol ne olabilir? Bu arada, geçerliliği tartışılır olsa da son günlerde tartışılan enteresan bir komplo teorisini paylaşmak gerekirse, bazıları ABD’nin Irak’ın teröristler için bir çekim yaratmasından aslında memnun olduğunu, hatta belki de bunu öngördüğünü, ya da en azından bundan rahatsız olmamsı gerektiğini, çünkü bu durumun teröristlerin enerjilerini İsrail’den ve ABD’den uzakta harcamalarına neden olacağını ve Orta Doğu’daki çatışmanın merkezinin İsrail’den Irak’a kayacağını iddia etmektedirler. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|