TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Eylül 29, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 29 Eylül
Irak’la İlgili Gelişmeler

1) Dehap’la ilgili gelişmelerin Irak’a asker gönderme konusunda iktidarın tutumuna nasıl etki yapabileceğine dair şu an için çok net konuşmak zorsa da yanılma ihtimalini de göze alarak belki şu spekülasyon yapılabilir: Dehap davasındaki gelişmeler dolaylı ve muğlak bir şekilde de olsa erken seçim ihtimalini milletvekillerinin zihnine getirecek ve seçim ihtimali hükümeti asker gönderme konusunda normalden bir parça daha temkinli olmaya yöneltirken, AKP milletvekilleri ise parti yönetimi ile ilişkilerinin zarar görmesinden ve eğer seçim olursa belki de tekrar seçilebilecekleri sıralara konmama endişesi ile tam ikna olmasalar bile yetkiyi hükümete vermeye normalden daha açık olabileceklerdir. Daha az düşük ihtimal olmak üzere tersi bir yorum da şöyle yapılabilir: Hükümet seçim ihtimali artarsa/arttıkça tedirgin olabilecek piyasalar üzerine bir de ABD ile anlaşmamanın yaratacağından korktuğu ilave bir olumsuzluk olmaması için tezkereyi bir an önce geçirmek isterken, altı aydan kısa bir süre içinde milletvekilliklerini korumak için seçim bölgelerinde kampanya yapmak zorunda olabilecek milletvekilleri seçmenlerin olumsuz tepkilerine maruz kalmamak için asker göndermeye olan bakışları daha da olumsuzlaşır. Şüphesiz, bu hükümet dahil hükümetlerin böyle önemli dış politika konularında iç politika mülahazaları dışında dikkate aldıkları bir çok başka faktör vardır. Ama yine bu hükümet dahil her hükümet seçim sathına girilmesi durumunda aldıkları hemen her önemli kararda bunun seçmen üzerindeki sonuçlarını hesap ederler. Türkiye’nin seçim atmosferine girmesi hala düşük bir ihtimal olmakla beraber, eğer bu yönde gelişmeler yaşanırsa hükümetin asker göndermeye olan isteği azalacak, ama olur da hükümet Meclis’e giderse tezkereye milletvekillerinin vereceği destek artacaktır. 2) ABD’nin Irak’tan apar topar kaçması gerçekten de Türkiye için riskler içermektedir. Ama bu durum, bazen iddia edildiği gibi, ABD’nin istediği her şeyi kayıtsız şartsız vermeyi değil, ama, bu ülkenin Irak’ta girişiği işin, belki kendi istediği şekilde olmasa da, başarılı olması için onu halihazırda yaptığı ve gelecekte yapabileceği hatalardan çevirmeyi gerektirir. ABD’nin yaptığı hatalar içinde hala bazı adımlarla telafi edilebilecek ya da olumsuz sonuçları hafifletilebilecekler şunlar olabilir: i) ABD Irak’ın işgalinin bu ülkenin doğal kaynaklarını kontrol etmek, İsrail’e dost ve belki de müttefik bir Arap rejimi ‘üretmek’ amacıyla yapıldığı imajının yerleşmesine engel olamamıştır. ii) Irak’ta yeni kurulacak rejimde sayılarının çok ötesinde ülke dışındaki muhalif gruplara rol ve destek vermiş, Saddam rejiminin zulmünü içeride çekmiş kişi grupları sürece dahil etme konusunda gerektiği kadar başarılı olamamıştır. iii) Tüm eksiklik, yetersizlik ve beraberinde getirdiği komplikasyonlara rağmen uluslararası toplumun ve BM’nin işgalin önemli bir unsuru olmasının getirilerinin maliyet ve risklerden daha fazla olduğu gerçeğini kabul etmemiştir.

3) İşte bu nedenle Türkiye ABD yönetimini etkilemeye çalışmalı ve sadece asker istenen ve buna evet ya da hayır demek arasında gidip gelen bir ülke olmanın ötesinde, Irak’ta gerçek, kalıcı ve meşru çıkarları olan bir ülke kimliğiyle, bu ülkenin geleceğinin nasıl olacağı konusunda fikirler ve projeler öne sürmeli, girişimlere önayak olmalıdır. Türkiye, eğer söyleyeceklerinin kıymetine güveniyorsa, ABD’ye Irak’ta izlemesi gerektiğini düşündüğü politikalarla ilgili olarak telkinde bulunabilmek için asker göndermiş olmasının gerekmediğini görmelidir. 4) Irak’ın komşuları, AB ülkeleri, İslam Konferansı, Arab Birliği gibi, belki tek tek rol ve etkileri sınırlı ama hep beraber düşünüldüğünde Türkiye için anlamlı kanallar oluşturacak forumlarda Türkiye’nin Irak’taki çıkarları, bu ülkenin geleceği ile ilgili endişeleri, mevcut durumdan çıkılması için atılması gerektiğini düşündüğü adımlar anlatılmalıdır. Türkiye’nin Irak’ın geleceği için istedikleri ile yukarıdaki forumlarda Türkiye’nin niyeti olarak görülenler arasındaki uçurumun kapatılması için daha aktif olmak gerekir. Türkiye, Irak’ın toprağında ve petrolünde gözü olmadığını, bu ülkenin toprak bütünlüğünün korumasına çok büyük önem verdiğini ve belki de bunun en büyük garantörlerinden biri olduğunu, Irak’ın istikrarlı, demokratik, müreffeh ve güven veren bir komşu olmasını arzuladığını, Irak’ın doğal kaynaklarının Iraklıların ortak malı olduğuna inandığını herkese anlatabilmelidir. Bu çabalar hemen dramatik sonuçlar vermese bile bıkıp usanmadan derdimizi anlatmada ısrar etmenin orta ve uzun vadede belki sınırlı ama bu yüzden önemsiz de olmayan sonuçları olacaktır. Irak’ın toprak bütünlüğü ile ilgili –belki Iraklıların önemli bir kesiminden de fazla- endişeler taşıyan bir ülkenin, hala bir çok çevre tarafından bu ülkenin topraklarında gözü var şekilde görülmesi Türkiye’nin kamu diplomasisi adına büyük bir başarısızlıktır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder