TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Pazartesi, Eylül 01, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 1 Eylül Irak’ta ABD’nin Zor Tercihleri / Irak’ta Mikro Problemler ABD’nin önünde Irak’taki gittikçe bozulan güvenlik durumu ile ilgili olarak, birbirini ille de dışlaması gerekmeyen şu seçenekler bulunmaktadır: 1) Irak’a daha çok asker göndermek ve kaynak ayırmak; 2) Başka ülkelerin sorumluluğun ve risklerin bir kısmını paylaşmasını sağlamak; 3) Iraklıları başta güvenlik alanında olmak üzere daha çok işin içine katmak. Ancak yukarıdaki seçeneklerin hepsi problemlidir. Kamuoyunun mevcut eğilimi Irak için daha çok asker ve kaynak yaratmaya çok açık değildir. Ayrıca Başkan Bush’un kararlılığını ifade eden konuşmalarına rağmen, gerekli fedakarlıkları kaldıracağı konusunda Amerikan halkına da çok güvenmediği şeklinde bir izlenim bulunmaktadır. Bush, cesaretini toplayıp, durumun vahametini ve yapılması gereken fedakarlıkları halka anlatsa bile, rezerv askerlerin askere alınıp, eğitilip Irak’a gönderilmesi belli bir zaman alacaktır. Bu anlamda Amerika’nın, diğer bölgelerdeki Amerikan askerlerinin bir kısmını Irak’a kaydırması mümkün olabilecekse de, bu seçenekte de söz konusu bölgelerdeki Amerikan gücünde ve caydırıcılığında bazı problemler yaşanabilir. Askerlerin bulunduğu ülkeler ve onların komşularının gözünde Amerika’nın inandırıcılığı azalabilir. İşin içine başka ülkeleri katmaya çalışmanın da, hem kısa vadede ne kadar mümkün olduğu hem de ne kadar etkili olacağı hem de siyasi ve ekonomik maliyeti konusunda soru işaretleri mevcuttur. Amerika yetki ve sorumluluklarını paylaşmak ve bir süre sonra devretmek zorunda kalırsa bunun BM değil Iraklılara olmasını tercih edecektir. Burada sorun, Iraklılara devretmeden önce arada BM’nin işin içine ciddi şekilde gireceği bir ara dönem olup olmayacağıdır denebilir. Iraklıları güvenlik sorumluluğunu alabilecek duruma getirmek makul ve gerekli bir yöntem olarak görünmekle beraber, mesela Macaristan’a götürülen binlerce Iraklı polis gibi Iraklıların eğitiminin aylarca sürebileceği ve hatta bu gücün bir yıldan önce hazır olmayabileceği iddia edilmektedir. Fransa, Washington’un Irak’ta başarısız olmasını ister bir görüntü vermemek için kapıyı tamamen kapamayacaktır. Ama karşılığında hiç bir şey almadan da Irak’ın işgalinden önceki pozisyonunun yanlış olduğunu kabul etmek anlamına gelecek girişimlerden de kaçınacaktır. Paris, belli ölçüler içinde kalmak şartıyla, ABD’nin başının Irak’taki problemlerle meşgul olmasında çok büyük bir sakınca görmeyecektir. Tabii bu Fransa’nın Washington’un Irak’ta bir hezimete uğrayarak çekilmesini istediği anlamına gelmemektedir. Ama belli sınırlar içinde kalmak şartıyla Chirac- de Villepin ikilisi Bush’un Irak’ta ciddi sorunlar yaşamasını ve kısmen bunun da etkisiyle/katkısıyla 2004 seçimlerini kaybetmesinden rahatsız olmayacaklardır. Bu arada Fransa, Robert Kagan’ın da dile getirdiği gibi, bir BM kararı ile Washington’a yardım etmek için ABD’nin kabul etmeyeceğini bildiği şartlar öne sürebilir. Bu durum, daha az kesin olmakla beraber, Almanya için bile geçerli olabilir. Bu arada zaten başta Almanya ve Fransa’nın Balkanlar, Afganistan ve Afrika gibi yerlerde halihazırda girmiş oldukları taahhütler, bu ülkelerin, en azından kısa ve hatta orta vadede, isteseler bile, Irak’taki duruma askeri anlamda anlamlı bir katkı yapmalarını engelleyebilir. Geçtiğimiz hafta için Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage tarafından ortaya atılan BM’de yeni karar için girişimlerde bulunulabileceğinin sinyalini veren sözler için, Pentagon’un ne kadar bilgisi çerçevesinde ya da ne kadar desteği ile yapıldığı şeklinde soru işaretleri bulunmaktadır. Bu bir deneme balonu olabileceği gibi, Pentagon ile Dışişleri arasındaki iyi polis-kötü polis oyununun bir parçası da olabilir. Ancak, artık başta Avrupa olmak üzere bir çok aktör tarafından esas iplerin Pentagon’un elinde olduğu ve Colin Powell ya da onun yardımcıları tarafından ortay atılan fikirlerin bir bağlayıcılığı olmadığı düşünüldüğünden bu muğlak girişime Pentagon tarafından sahiplenilmeden ciddi anlamda olumlu cevap verilmesi çok beklenmemelidir. Türkiye eğer Irak’a asker gönderirse orada Türk birliklerinin karşılaşacağı problemler neredeyse kesin olarak şu an tahmin edilenlerden daha fazla karmaşık, çeşitli ve zorlu olacaktır. Ankara, olayın stratejik boyutu kadar mikro boyutuna da hak ettiği önemi ve ilgiyi göstermelidir. Şimdi ayrıntı ya da uzak ihtimal gibi görünen bir çok konu, eğer Türkiye asker gönderirse, birden gazete manşetlerini istila edecek önemli konular haline gelebilecektir. Daha önce de ifade edildiği gibi, başka bazı faktörlerde olmasına rağmen, İngilizlerin Amerikalılara göre savaş sonrasında daha başarılı bir performans göstermesinde emperyal tecrübeleri ve mikro düzeyde daha derin bir hazırlık yapmış olmaları gösterilmektedir. Türk birlikleri yaptıkları çalışmaların Irak halkı tarafından fark edilmesini, takdir edilmesini ve desteklenmesini en iyi nasıl sağlayabilecekleri üzerine düşünmelidirler. Iraklıları bu çalışmalara katılmaya, katkı yapmaya ve kendi aralarında organize olmaya teşvik etmek gerekir. İşgalin geneli için de geçerli olan bir şey varsa, o da Iraklıları kendi kaderlerine sahip çıkma konusunda cesaretlendirme, teşvik etme ve yardım etmenin önemidir. ‘Bu ülke sizin, biz size yardım etmek için geldik. Ama siz de bize bu konuda yardımcı olmalısınız. Aranızda organize olun, bize şikayetler ve isteklerin yanında öneriler ve fikirlerle gelin. Biz yakında gideceğiz. Siz yine burada kalacaksınız. Ülkenize, şehrinize, mahallenize sahip çıkın, her şeyi başkalarından beklemeyin’ şeklindeki mesajların Iraklılara ne şekilde iletileceği çok önemli olabilecektir. Halkın yerel düzeyde çözülebileceklerin ötesinde bir çok probleminin Türk yetkililer tarafından çözülmesi beklenecektir (maaşlarını alamama, yerel hastanedeki eksiklik ve problemler, bölgedeki okulların temel ihtiyaçları, öğretmen eksikliği, elektrik ve su şebekesindeki problemler, şüphelilerin yakalanması, ifadelerinin alınması, istihbarat kaynakları oluşturulması, bu kaynaklardan gelecek bilgilerin derlenmesi, bazı yerel güvenlik görevlerinin zamanla Iraklılara devri, belki yerel polis güçlerinin eğitilmesi vs). Türk kuvvetleri her gün yukarıdaki gibi, bir kısmının çözümü için kendi kaynaklarından öte Irak halkının yardımı ve koalisyonun büyük ortaklarının işbirliğinin gerektireceği yüzlerce problemle cebelleşmek zorunda kalacakladır. Bu problemleri çözmede gösterecekleri başarı ile ne kadar takdir edilecekleri belli olmamakla beraber başarısızlıklarında hem Amerikalılar hem de Iraklılar tarafından eleştirilmeleri ve hatta suçlanmaları sürpriz olmayacaktır. Bunların üstesinden gelmek için Türk kuvvetlerinin iyi organize edilmiş çok sayıda nitelikli, cesur ve yaratıcı askeri ve sivil personele ve ‘çelik gibi sinirlere’ ihtiyacı olacaktır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|