TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Perşembe, Eylül 04, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 4 Eylül
Irak, BM ve 2004 Seçimleri

1) ABD’nin BM ile ilgili girişimi bir çoklarınca ‘çok az, çok geç’ olarak görülerek içinde yeni ve büyük bir şeyin olmadığı düşünülebilir. Başta Fransa ve Almanya tarafından, Washington’un fazla bir şey vermeden asker, para ve meşruiyet elde etmek istediğinin düşünülmesi muhtemeldir. Bu noktada Rusya’nın tavrı önemli olabilir. Berlusconi’nin Rusya zirvesinde Putin’e ilettiği bazı Amerikan mesajlarının Putin’i etkilemesi mümkündür. Fransa-Almanya-Rusya hattında bir çatlama yaratmak Bush Yönetimi’nin savaştan sonraki en önemli amaçlarından biridir. Bu gerçekleşir ve Rusya pozisyonunu yumuşatırsa diğer iki ülkenin direnme güçleri bir parça azalabilir. 2) BM kararı isteyen ve hatta bunda ısrar eden ülkeler bunu niye yapıyorlar? i) Meşruiyete sahip olmayan bir şeyin içinde olmak istemiyorlar ve böyle bir işgalin başarı şansı olmadığını düşünüyorlar , ii) kendi kamuoylarını tatmin etmek zorundalar ya da belki de iii) BM kararı aslında yapmak istemedikleri bir şeyi yapmamak ya da ertelemek için bir bahane olarak kullanılıyor. Fransa ve Almanya, gerçekten asker göndermek istiyorlar mı, buna güçleri ve ihtiyaçları var mı? Eğer asker gönderecek durumda değillerse o zaman kendilerinin içinde olmadığı bir şeyin gerçekleşmesini isterler mi? Bu ülkeler, Türkiye, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelere Irak’a asker gönderme imkanı veren – ya da onları bir anlamda onlara bunu mecbur eden- bir kararın parçası olmayı hangi şartlarda kabul ederler? Tarafların pozisyonları arasındaki mesafe giderek azalmakla beraber, bizim tahminimiz Irak işgalini gerçek anlamda uluslararasılaştıracak bir BM kararına daha aylar olduğudur.

3) BM’ye gitme kararı Powell ve Pentagon’daki generallerin baskısı sonucunda alınmış gibi gözükmektedir. Bunun yanında bu açılımda Başkan baş siyasi danışmanı olan ve bir çok gözlemci tarafından ‘Washington’un en güçlü adamı’ olarak gösterilen Karl Rove’un katkısı da olabilir. Tam bir ‘siyaset makinesi’ olarak bilinen Rove’un, Irak’ın Bush için iç politikada ve 2004 seçimlerinde bir problem olmaya başladığını hissetmemesi mümkün değildir. Bush ekibi dış politika konusunda insiyatifi 2001’den bu yana belki de ilk defa Demokratlar’a kaptırmak üzere gibidir. Savaş kararını destekleyen ve kamuoyundaki iklimden etkilenerek buna karşı çıkmaya cesaret edemeyenler de dahil olmak üzere Demokratlar Bush’a dış politika konusunda yüklenmekten artık çekinmemektedir. Bu alanda Bush’un seçimlere kadar artık daha çok savunmada olacağı ve büyük ölçüde son üç yılda yaptıklarının hesabını vermek zorunda kalacağı düşünülebilir. ‘Amerika müttefiklerini küstürerek ve Irak’ta aslında gerekli ya da en azından ivedi olmayan bir savaşa girdiği için şimdi daha mı güvenli? Aslında kaynakların terörle mücadeleye harcanması gerekmez miydi? Acaba Bush Irak’ın oluşturduğu tehdidi bilinçli olarak mı olduğundan fazla gösterdi?’ soruları daha çok kişi tarafından ve daha yüksek sesle sorulmaya başlanmıştır. 4) Bush’un pozisyonundaki mevcut ve potansiyel zayıflığı hisseden Demokrat adaylar da heyecanlanmaya başladılar. Bush’un halihazırda Başkan olması, rakiplerinden çok daha fazla para toplaması, Demokrat adaylardan farklı olarak bu parayı sadece tek bir rakibe karşı kullanacak olması, Dean dışındaki Demokrat adayların henüz bir heyecan yaratmaktan uzak olmaları, 11 Eylül’ün Amerikan siyasetinde güvenlik problemlerinin önemini arttırması gibi faktörler Cumhuriyetçiler’in şansını arttırmakla beraber, Irak’taki problemlerle beraber Bush’u yenmek birkaç ay öncesine göre bugün daha mümkün görünmektedir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder