TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Cuma, Eylül 05, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 5 Eylül
Türkiye, ABD ve Irak Üzerine 6 Not

1) Washington Post’un da işaret ettiği gibi ABD’nin BM tasarısı BM tarihinde daha önce olmamış bir şeyi önermektedir: ABD bu tasarıyla BM’nin siyasi kontrol sahibi olmadığı ya da kimin siyasi kontrolü alacağına dair bir söz hakkı olmadığı bir yerde BM’nin sağlayacağı– saf ve sonsuz olmasa da önemli- meşruiyeti istemektedir. Önümüzdeki dönemde Irak’a başka ülkelerin de asker göndermesi konusunda aşağıdaki ihtimaller tartışılabilir: i) Gelecek askerlerin direk Amerikan kontrolünde olması; ii) Askeri kontrolün Amerikalı komutanda olması ama onun da BM’den emir alıp ona rapor vermesi, iii) Diğer ülkelerin ayrı bir komuta altında oldukları, ya da ayrı değilse bile, Amerikalı komutana gevşek bir şekilde bağlı oldukları bir formül; iv) Diğer ülkelerin direk BM’den emir alıp BM’ye rapor verdikleri ve sadece insani yardım faaliyetlerini, BM’nin, uluslararası NGO’ların bina ve personeli ile Irak’ın altyapı tesislerini koruduğu ama çatışmalara, baskınlara katılmadığı bir formül. 2) Amerikan basını, Kongre Bütçe Ofisi’ne dayanarak, Washington’un Irak’taki mevcut asker düzeyini ancak Mart ayına kadar koruyabileceğini yazmaktadır. ABD, diğer her şey aynı kalırsa, bu tarihte Irak’taki asker sayısını yaklaşık 50 bin civarına düşürmek durumunda kalacaktır. Bunun üzerine şu soru akla gelmektedir: ABD, Türk ve belki başka bazı ülkelerin askerleri Irak’a giderlerse, bunlar kadar sayıda kendi askerini –yerlerine yenilerini getirmeden- geri mi gönderecek? Bir başka deyişle ülkede, şimdi bile sayısı yeterli olmadığı düşünülen asker sayısı net olarak artmayacak ve hatta belki de azalacak mı? Acaba Türkiye’nin asker gönderme şartlarından biri de bu ülkedeki Amerikan askerlerinin azalmaması olabilir mi? Washington, bunu planladığı için değil ama ekonomik (bütçe), askeri (yeterli sayıda hazır askerin olmaması) ve iç politikaya dair (2004 seçimleri) nedenlerle Irak’ta asker sayısında önemli indirimlere gitmek zorunda kalabilir. Washington hegemonyayı sadece askeri yöntemlerle sağlamanın kendisi kadar güçlü ve zengin bir devlet için bile kolay olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek üzeredir. 3) ABD, Irak’ta, hem askeri hem de siyasi olarak, çok fazla ‘ortalıkta görünmenin’ problem yarattığını görerek, i) sokaklarda daha az Amerikan askeri dolaşmasına imkan sağlamak için başka ülkelerin askerlerini ülkeye getirmek, ii) iktidarı, tamamen kendi seçtiği, Konsey gibi ‘Iraklı’ kurumlar aracılığıyla kullanmak istemektedir. Bu arada Türkiye giderek daha fazla ölçüde Irak Konseyi ve Bakanlar Kurulu ile muhatap olmak durumunda kalacaktır. Bunun gerçekleşmesi için Konsey’in ille de Irak’ta gerçek anlamda iktidara sahip olması gerekmez. Hatta bazı durumlarda ABD kendi açıkça söylemek ya da yapmak istemediği şeyleri Konsey vasıtası ile Türkiye’ye ‘bildirecektir.’ Konsey’de nüfuslarının çok ötesinde rol alan Kürtler ve onların Ahmet Çelebi gibi müttefikleri Konsey’den ve Kabine’den Türkiye’nin çok memnun olmayacağı bazı karar ve demeçler çıkartabilirler. Türkiye’nin bununla yaşamayı öğrenmesi ve bu durumlarda nasıl tepki vereceğini önceden düşünmesi gerekir. Çok da uzun olmayan bir süre sonra Konsey K. Irak’taki Türk askeri gücünün burayı terk etmesi gerektiğini belirten bir karar alırsa bu sürpriz olmamalıdır. Türkiye bu tür karar ve demeçleri ‘duymazdan gelebilir’ ama , en azından görünüş olarak, askerini ‘Iraklılara’ rağmen bu ülkenin kuzeyinde tutan bir ülke durumuna düşecektir.

4) Ankara, Irak’ın kuzeyindeki varlığının ve hatta Irak’ın merkez bölgesine asker göndermesinin en önemli nedeninin Irak’ın toprak bütünlüğünü koruma isteğinden kaynaklandığını, hiçbir yayılmacı emeli olmadığını, Irak’ın bütünlüğün saygılı olduğunu ve hatta bu konuda ‘saplantılı’ olduğu gerçeğini Kürtler dışındaki Iraklı gruplara çok iyi anlatılmalıdır. Ancak Ankara’nın Irak’ın toprak bütünlüğü ile ilgili haklı ve sağlıklı ‘saplantısı,’ ne Irak’ın diğer komşularını ne de Irak’ın kendi insanlarını bu konuda gevşekliğe sürükleyip, ülkelerinin toprak bütünlüğü konusundaki ilgi, endişe, sorumluluk ve çabalarını azaltmamalıdır. ‘Nasıl olsa böyle bir şeye Türkiye izin vermez’ şeklinde bir görüş bu ülke ve grupları bu sürecin önüne geçme konusunda ‘bedavacı’ (free-rider) olmaya yöneltmemelidir. Sadece Türkiye’nin çabaları Irak’ın tek-parça halinde istikrarlı bir ülke halinde tutmaya doğal olarak yetmeyecektir. 5) Türkiye, asker göndermenin karşılığında, ‘masada yer alma’ya tekabül eden Konsey’in yapısı, nüfus sayımının zamanı, şekli ve sonuçları, parlamento seçimi ve Irak’lılara yetki devrinin takvimi, Irak ordusunun alacağı şekil, anayasanın hazırlanma şekli ve içeriği, ihaleler ve ticaret gibi konularda söz sahibi olmak istemektedir. Yukarıdakilerin bir kısmı asker göndermeden önce veya hemen sonra, önemli bir kısmı ise bir süreç içinde gerçekleşebilecek şeylerdir. Ama Türkiye’nin yukarıdaki süreçlere arzulanan yönde bir etki yapabilmesi için bu gelişmeleri çok yakından takip etmesi, başka şeylerin yanında bu kurumların içindeki güç dengelerinin ayrıntılarına vakıf olması ve çıkarlarının çakıştığı müttefikler bulması gerekecektir. Bunun için de Türkiye’nin nasıl bir Irak istediği sorusuna ayrıntılı olarak kafa yorması gerekir. Irak’ın anayasasının, ordusunun, merkezi otorite ile yerel otorite arasındaki ilişkilerin nasıl olması Türkiye’nin çıkarlarına daha uygundur? 6) Zaman zaman Amerika’ya ‘zorluk çıkarmak,’ onun her istediğini hemen, eksiksiz, karşılıksız ve koşulsuz yerine getirmemek Amerikan aleyhtarlığı, ‘Türk Baasçılığı,’ ‘dünyanın nereye gittiğini görememek’ şeklinde karikatürize etmek doğru değildir. Amerika’ya direnmenin pekala pratik ve anlaşılır nedenleri olabilir. Türk dış politikasını Amerikan politikalarının otomatik pilotuna bağlamak isteyenler çok büyük bir yanılgı içindedirler. Bunu açıkça söylemeseler de, bazı çevrelerin değişik konularda savundukları alta alta toplandığında, insan, bu kişi ve grupların, Amerika ve AB’nin Türkiye’den isteyip de Türkiye’nin direnmesi gereken neredeyse hiç bir şey olmadığına inandıkları sonucuna varabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder