TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Pazartesi, Eylül 08, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 8 Eylül Irak Üzerine Yedi Not 1) Iraklı Kürtler Irak’ta istikrar istiyor mu? Yoksa, kaosun devam etmesinin kendi bağımsızlık ihtimallerini arttıracağını mı hesaplıyorlar? Iraklı Kürtler, kendi ‘istikrar adaları’ ile Irak’ın geri kalanı arasındaki farklılıktan bir tür haz duyuyor, bu farklılığın daha da belirginleşmesi ve uzamasını istiyor ve hatta bu yönde aktif olarak çaba harcıyor olabilirler. Bir süre sonra bu farklılığı Kürtlerin Irak’ın geri kalan kısmı ile beraber yaşamasının imkansızlığının bir kanıtı olarak sunabilirler. ‘Biz burada işlerimizi yoluna koyduk. Diğer yerlerde ise kaos var. Şimdi nasıl olur da bizim onlarla beraber yaşamamızda ısrar edersiniz?’ diyebilirler. 2) ABD, şu an gündemde olan ve siyasi ve askeri kontrolü ciddi anlamda paylaşmaktan uzak tasarıyı geçiremezse veya geçmeyeceğini gördüğü için oylatmazsa ne yapacağız? Bu durumda Washington, Türkiye gibi ülkelere dönerek, ‘bakın ben elimden geleni yapıyorum. Ama Fransa ve yanındakilerin Irak’a gelmeye niyetleri olmadığı gibi sizi de engellemeye çalışıyorlar. Halbuki Türkiye olarak sizin, onlardan farklı olarak, Irak’ın istikrarında direk ve acil bir çıkarınız var. Kendi çıkarınızı onların kaprislerine feda mı edeceksiniz?’ diyecektir. Bu durumda Türkiye Washington’un BM yolunu bir şekilde ‘denemiş’ olmasını Washington’un iyi niyetinin bir işareti olarak görüp Irak’a asker mi gönderecek, yoksa Washington’a BM’ye daha fazla siyasi rol verme konusunda telkinlerde mi bulunacak? Türkiye aşağıdakilerden hangisini tercih ettiğini düşünmelidir:i) Irak’ın Amerikan işgalinde belli bir süre kalması, ii) siyasi ve askeri yetkilerin önemli bir kısmının BM’ye geçmesi, veya iii) Iraklıların – hangi Iraklıların?- süratle iktidarı ABD’den devralması. 3) Türkiye, muğlak ifadeler yer alan, BM’yi sınırlı şekilde resmin içine sokan ama siyasi sürecin kontrolünü Washington’da bırakan, Avrupalı ülkelerin ABD’yi engelliyor görüntüsü vermemek için istemeye istemeye razı oldukları ama kendilerinin asker ve parasal anlamda katkı yapmadıkları bir karardan sonra Irak’a asker gönderebilir mi? 4) ABD’nin BM’ye dönüşünde, başka faktörlerin dışında, Bush’un 2004 seçimi yaklaştıkça Powell’a olan ihtiyacının artması da ol oynamış olabilir. Powell’ın Bush yeniden seçilirse yönetimde 2004’ten sonra göreve devam etmek istemediği bilinmektedir. Ama eğer Powell yönetimden seçimlerden önce ayrılmayı seçer ve hele bunu sessizce değil de Yönetimin geri kalanı ile arasındaki görüş ayrılıklarının altını çizer bir şekilde, bir kriz sırasında, mesela önümüzdeki dönemde BM’de olduğu kadar Bush yönetiminin içinde de yaşanması beklenen bu kuruma Irak’ta ne kadar askeri ve siyasi rol devredileceği tartışmaları sırasında yaparsa, bu gelişme Bush’un seçilme şansına önemli bir olumsuz etki yapabilir. 5) Irak’a asker gönderme konusuyla ilgili olarak Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Dülger’in ‘evet demem için ikna olmam lazım’ şeklindeki yaklaşımı çok isabetlidir. Meclis’in bu konuda ‘ikna edilmekte ısrar etmesi’ gerekir. 6) Türkiye’nin Irak’a asker gönderirse kendi bölgesinde tam yetki sahibi olmak istemesi doğrudur. Ancak, Türkiye’nin kendi kontrolünde başka ülkelerle beraber çalışmaktan kaçınmaması gerekir. Başka ülkelerle çalışmak zor ama prestijlidir. Başkaları ile beraber çalışmaktan kaçınmak modern olmayan ve kendine güvenmeyen bir ülke algılaması yaratabilir. 7) ‘Dış politikanın yüzde doksanı süreçtir.’ Bir fikir doğru olsa bile uygulamadaki hatalar siyaseti eskisinden de kötü bir noktaya götürebilir. Türk dış politikası ile ilgili yapılan tartışmalarda dış politikanın büyük ölçüde bir süreç oluşu, taktiklerin, nüansların ve zamanlamanın önemi ve politikanın operasyonel yönleri büyük ölçüde göz ardı edilmektedir. Karar alıcılar bu konularda medya, üniversite ve araştırma kurumlarından neredeyse hiçbir destek alamamaktadır. Tartışmalar çok büyük ölçüde büyük stratejik sorunların etrafında dönmektedir. Karar alıcılara yapılan önerilerin nasıl uygulaması gerektiği konusundaki ayrıntılar bir iki kalemi aşmamaktadır. Bu büyük bir eksikliktir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|