TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Salı, Eylül 09, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 9 Eylül ABD, Irak, Kürtler ve Türkiye Gerçekten de Zebari’nin Türk askerini istemediğini belirttiği açıklamasına açık veya içinden katılan başka Iraklılar olabilir. Ama acaba bu demeç, temsil gücü ve meşruiyeti tartışmalı olsa da, Irak Yönetici Konseyi’nde tartışılmış ve karara bağlanmış bir iradenin dışa vurumu mudur? Yoksa Zebari’nin ‘Irak dış politikasını’ ‘kaçırma’ girişimi midir? Zebari’nin ABD tarafından Dışişleri Bakanlığına getirilmesi ve Arap Birliği Zirvesine gönderilmesi, sanki Kürtler’in Arap bir Irak’a uymadığını, ‘gitmediğini’ göstermek için özellikle yapılmış gibidir. Sanki dolaylı olarak şu mesaj verilmektedir: Kürtler Arap Irak’ın bir parçası olamazlar, ya da ancak –sadece ırksal olarak değil, siyasi refleksler olarak da- Araplıktan vazgeçmiş bir Irak Kürtleri içinde tutmaya devam edebilir. Zebari’nin demecini ‘eline Amerikalılar vermediyse’ bile bundan önceden haberdar oldukları ya da en azından bunu duyduklarında dışarıya gösterdikleri kadar hayal kırıklığına uğramadıkları düşünülebilir. Aksi takdirde, bu demeci, daha yeni kurdukları Irak Konseyi hakkında ABD’nin sözünden çıkmayan kukla bir organ görüntüsü vermek istemedikleri için kabullenmek zorunda kaldılarsa bile, aynı demecin bütün Irak Konseyi’nin iradesini yansıtmaması nedeniyle sert bir şekilde eleştirilmeleri gerekirdi. Ayrıca, mesela, şu anda Şii ve Sünni Bakanlar K. Irak’ta Kürtlerin hakim olduğu bölgelerde Kürtler’e rağmen ya da Kürtler’e haber vermeden tasarruflara girebiliyor mu ki, aynı şeyi tüm Irak adına Kürt Dışişleri Bakanı’nın yapmasını normal karşılansın? Eğer, Konsey ve Bakanlar Kurulu, şu an kapasite ve yetkileri sınırlı olmakla beraber, Paul Bremer’in Washington Post gazetesinde kesin tarihler vermeden de olsa adım adım tarif ettiği süreç içinde egemen olmaya başlayacaksa, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde Irak’taki değişik aktörlerin arasındaki ittifakları ve çelişkileri çok yakından takip etmesi gerekecektir. Türkiye’nin Irak iç politikasına, şimdiye kadar benzer durumlarda gösterdiğinin çok ötesinde vakıf olması gerekecektir. Dünyanın Irak’a olan ilgisi hep şimdiki ölçüde devam etmeyecek olsa da, Türkiye’nin Irak’ta neler olduğunu çok iyi anlamama gibi bir lüksü olmamaya devam edecektir. Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması ihtimaline sanılanın aksine on yıllar değil yıllar ve hatta belki de sadece aylar kadar uzakta oluğumuzu iddia etmek bazılarına gereksiz ve hatta zararlı bir paniğin ifadesi olarak görünebilir. Ancak, bir Kürt devletinin kurulmasının önünde aşılmaz olarak görülen yapısal engellerin gücünü abartmamak gerekir. Böyle bir devletin tüm komşularının onunla hiçbir şekilde işbirliği yapmayacağı tahmini boş çıkabilir. Bu ülkeler içinde Suriye ‘en zayıf halka’ olabilir. ABD’nin böyle bir gelişmeye Arap Amerikan aleyhtarlığını daha da derinleştireceği ve şiddetlendireceği endişesiyle izin vermeyeceği beklentisi de fazla iyimser olabilir. ABD böyle bir devlete havadan indirme ve havadan koruma da dahil yollarla destek verebilir ve onu korumasına alabilir. Ve hatta bu korumada kendisine diğer Batılı ülkeler de destek verebilirler. Irak’ta başta Sünni ve Şii Araplar olmak Iraklılar, Kürtlerin Kerkük’ü de alarak Irak’tan ayrılmalarından endişe ediyorlar mı? Ediyorlarsa, Türkiye’nin Irak’a asker göndermeyi tartışmasının en önemli nedeninin Ankara’nın –haklı veya haksız nedenlerle, ama samimi olarak- böyle gelişmeyi engelleme amacından kaynaklandığının farkındalar mı? Sünni ve Şii Araplar bir süre sonra kendi aralarındaki anlaşmazlıklar ve şüphelerle meşgulken Kürtlerin ‘kirişi kırabileceği’ ihtimalini ne ölçüde önemsiyorlar? İleride Kürtler Araplar’ı da ikna ederek, ‘uyutarak’ veya ‘mecbur bırakarak’ Irak’tan ayrılmaya adım atarlarsa Türkiye’nin bunu engellemeye isteği, gücü ve hakkı olacak mı? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|