TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Eylül 15, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 15 Eylül
ABD, Türkiye, K. Irak ve PKK

ABD şimdiye kadar PKK’ya karşı neden hiçbir sembolik de olsa girişim, tehdit ya da operasyonda bulunmadı? Bunun için öne sürülen yeterli askere sahip olmadığı şeklindeki bahaneler inandırıcı değildir. Washington, eğer PKK’ya karşı mücadelede ciddi olsa idi, en azından sınırlı da olsa bir hava bombardımanı ile kararlılığını gösterebilirdi. ABD ikisi arasında açıkça böyle bir bağlantı kurmaktan kaçınsa da – zaten bunu açıkça yapması garip ve hatta çirkin olurdu- PKK’ya karşı hemen hiçbir adım atılmamış olması ister istemez ABD’nin PKK’yı Türkiye ve hatta belki de İran’a karşı hem taktiksel anlamda ve belki de stratejik boyutta bir tür koz olarak gördüğünü düşündürtmektedir. Washington, “K. Irak’taki askerlerini çekmezsen, Bağdat’ın kuzeyine asker göndermezsen ben de PKK’ya karşı ‘parmağımı kıpırdatmam’” mı demektedir? Türkiye’nin böyle bir izlenime sahip olduğu ABD’ye açıkça belirtildiği halde buna rağmen Washington’dan ciddi bir adım atılmaması nasıl yorumlanabilir? Türkiye’de Washington’un Kürtler vasıtası ile Türkiye’ye mesaj yolladığına inanılmaktadır. Bu doğru değilse bile Türkiye’nin böyle bir izlenime sahip olduğumuz ve bu yaklaşıma sert ve olumsuz cevap vereceği karşı tarafa hissettirilmelidir. Eğer Washington bir adım atmak için Topluma Kazandırma Yasası’nın süresinin dolmasını beklemek istiyorsa o halde belki Türkiye de asker gönderme işini bu sürenin sonuna kadar açıkça –ya da azından pratikte- ertelemeli ve bu süre sonunda da ABD’den PKK’ya kaşı bir hareket görmezse asker göndermeyeceğini açıklamalıdır. Kuzey Iraklı Kürt grupların PKK’ya bakışları iyi analiz edilmeleridir. Bu grupların PKK’ya bakışlarında çelişkili unsurların bir arada olması muhtemeldir. Bu gruplar PKK’yı hem başta Türkiye’ye karşı 1) bir çeşit koz ve destek olarak, hem 2) Türkiye’nin Irak’a müdahalesine neden olabileceği için bir tür sorun olarak, 3) Kürt dayanışması ve kendi kamuoyları nedeniyle bir parça duygusal açıdan, ve nihayet 4) bölgede kendi egemenliklerine yönelik direk bir tehdit olarak görüyor olabilirler. Bu arada Ahmet Çelebi Türk askeri istemiyor diye şaşırmamak gerekir. Çelebi niye yabancı asker istememektedir? Çünkü o zaman ABD iktidarın önemli bir parçasını kendisine (Çelebi’ye) bırakamaz. BM, Türkiye, Fransızlar ve diğerleri de işin içine girerse niye Çelebi’ye bu kadar ayrıcalık tanındığı sorusu daha yüksek sesle sorulabilir. Bu nedenle -aynen neo-conlar gibi- Çelebi de yabancı asker değil Amerikan askeri istemekte ve Irak’taki durumun uluslararasılaşmadan devam etmesini istemektedir. Bu arada Çelebi-Kürt ittifakı, saf ya da kalıcı olamayabilir ama şu anda güçlüdür ve bu iki grubun çıkar tanımlamaları ile taktiklerini büyük ölçüde koordine etmelerine yetmektedir.

Türkiye, Irak’a asker gönderme pazarlığına oturmadan önce ABD’nin PKK’ya karşı sınırlı ve sembolik de olsa bir girişimde bulunmasında ısrar etmelidir. Türkiye Washington’dan yüksek düzeyli bir Yönetim görevlisinin (Rumsfeld, Powell ya da Wolfowitz) PKK’nın K. Irak’ı Türkiye’ye karşı operasyon düzenlemek için bir üs olarak kullanmalarına izin vermeyeceğini, Türkiye’deki aftan yararlanmasının örgütün son şansı olduğunu, bu örgütün en kısa zamanda Irak’ı terk ederek Türkiye’ye teslim olması gerektiğini ve bu gerçekleşmezse güç kullanacağı açıklamasını yapmasını isteyebilir. Bu gerçekleşmeden Türkiye değil Irak’a asker göndermeyi, bunun ayrıntıları için görüşmelere dahi yanaşmamalı ya da en azından bunu geciktirmeli ve uzatmalıdır. Önümüzdeki dönemde Washington PKK’ya karşı nasıl tavır alacağı ile ilgili olarak aşağıdaki aşama ve ihtimallerden bahsedilebilir: 1) Washington tepkisizliğini korumaya devam eder, Türkiye’ye sabırlı olmasını telkin eder, ‘topluma kazandırma yasasının’ süresinin dolmasını beklemeyi ve hatta belki de bu yasanın kapsamının genişletilmesini önerir, 2) PKK’ya karşı muğlak ve örgütün çok ciddiye almadığı tehditlerde bulunur, 3) K. Iraklı Kürt gruplara PKK ile ilişkilerini azaltmalarını/kesmelerini, PKK’ya Türkiye’ye dönmesini istemelerini bildirir, Türkiye’deki aftan tüm PKK’lıların tam ve doğru şekilde haberdar olmaları konusunda adımlar atar. 3) PKK’ya yönelik tehditlerin dozunu ve netliğini arttırarak PKK militanlarından Irak’ı terk etmelerini ister, 4) onlara belli zaman içinde ya da derhal gitmezler, teslim olmazlar, silahlarını bırakarak belli bir bölgede toplanmazlarsa güç kullanacağı tehdidinde bulunur, 5) Onlara karşı sınırlı bir askeri harekata girişir ve hareketlerini kısıtlar, onları Halkın Mücahitleri örneğinde olduğu gibi enterne eder, veya 6) Onları yok etmeye yönelik büyük bir harekata girişir.ya da militanların bir kısmını ya da tamamını yakalayarak Türkiye’ye teslim eder, 7) Türkiye’ye Irak’ta operasyon PKK’ya karşı zamanı ve coğrafi sınırları çizilmiş bir operasyon yapma izni verir veya ortak bir operasyona yeşil ışık yakar. Bu arada PKK’lıların dağılarak, bireysel ya da küçük gruplar halinde halkın içine karışmasına, mülteci kamplarına sızmalarına, ‘yerlileşmelerine’ tanık olunabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder