TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Pazartesi, Eylül 22, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 22 Eylül Irak Üzerine Sekiz Not 1) Türkiye, hiçbir şey elde edemediği bazı uç durumlar hariç, Irak’a çok büyük ihtimalle bir şekilde asker gönderecektir. Sorun bunun ne zaman, hangi şartlarda ve şartlarla ve kiminle beraber olacağıdır. Bu durum açık olması gerekirken hala siyah-beyazlar üzerine tartışarak zaman kaybediyor olabiliriz. Tercih asker göndermekle göndermemek arasında değil, i) hemen şimdi göndermekle sonra göndermek, ii) hemen hiç bir şey almadan, her şeyi ABD’nin iyi niyetine bırakarak göndermekle bazı güçlü garantiler ve kazanımlar elde ederek göndermek, iii) tek başına gitmekle yanımızda ya da arkamızda başkalarını da götürmek, iv) Amerikan işgaline destek verir bir görüntü çizerek maruz kalacağımız riskleri çok daha arttırmakla işgalin bir nebze olsun uluslararası bir çehre kazanması arasındadır. 2) Tüsiad başkanı asker gönderme konusunda şaşırtan çıkışını niye yapmış olabilir? Bu çıkışta ifade edilen düşüncenin Tüsiad’ın tamamının gerçek ve samimi fikri olup olmadığı belirsizdir. Bu konuda şu ihtimallerden bahsedilebilir: i) Tüsiad, Türkiye’nin tek başına Irak’a asker göndermesinin bu ülkedeki problemleri çözmeye yetmeyeceğini anladı ve ii) ayrıca Türk askerlerinin Irak’ta verebileceği kayıpların hükümeti zayıflatacağını ve bunun da yeni oluşmaya başlayan istikrar görüntüsünü zedeleyeceğini düşündü. iii) Asker gönderme lehinde hükümete baskı yapıyor görüntüsü vermenin ters tepebileceği ve hükümeti kendi kamuoyu karşısında Tüsiad’ın istediklerini yapıyor görüntüsü içine sokmamak için. iv) Tüsiad hükümet ve ordunun asker gönderem kararı aldığını hesaplayarak bu karardan sonra Irak'ta yaşanabilecek olumsuz gelilşmelerden sonra sorumlu tutulacak kurumlardan biri olmamak istedikleri için. v) asker gönderme konusunda fazla istekli ve acele davranmanın Türkiye’nin AB sürecini olumsuz etkileyebileceği endişesi taşıdıkları ve hatta bu yönde bazı sinyaller aldıkları için. vi) Biraz daha muğlak olmakla beraber bir başka ihtimal de, Tüsiad’ın, Hükümet’in Irak’a asker göndermesi ve Dehap oyları ile ilgili gelişmelerin birleşerek yerel seçimlerle birleştirilmiş bir erken seçime dönüşmesi ihtimalinin artabileceği ve bu durumun da ekonomik dengelere olumsuz etki yapabileceği endişesi olabilir. Ve son olarak Abdullah Gül'ün -sonradan yalanladığı- demecinde de ima edildiği gibi vii) Tüsiad, belki bazı dış 'odaklarla' ilişkilerinden de etkilenerek, Türkiye'nin Irak'a asker göndermemesinin Ankara'nın Irak'ın geleceğinde ve nihayetinde K. Irak'ta kurulabilecek bir Kürt devletinin önleme konusunda söz sahibi olmamasına yol açacağını hesapladığı için. 3) Türkiye’nin Irak’ta ABD, BM, Irak Yönetici Konseyi ve Irak halkı arasında egemenlik, yetki ve sorumlulukların nasıl paylaşılacağı, bunun hangi takvimle hangi tempoda ilerleyeceği konusunda kendine ait, orijinal, gerçekçi, makul ve kendi çıkarlarını gözeten fikirleri olmalıdır. Türkiye bu tartışmaya kendi katkısını yapmalıdır. Pasif bir şekilde, bizim bir rolümüz olmayan BM kararını beklemek de doğru değildir. 4) ‘Asker göndermek için BM kararı iyi olur ama şart değil’ yaklaşımı doğru olduğu gibi, bazı uç durumlarda bir BM kararı olsa bile Türkiye asker göndermekten kaçınabilir. 5) Bu arada Türkiye’de, aslında bir Kürt devletinden endişe edilmemesi gerektiğini savunanların, hepsi değil ve hatta belki çoğunluğu da değil ama önemli bir kısmı, Türkiye’nin Irak’a asker göndermesi gerektiği yolundaki düşüncelerini desteklerken, aksi halde bunun Kürt devletine yol açacağını söyleyerek bir parça çelişkiye düşmüş olmuyorlar mı? Eğer bir Kürt devletinden endişe etmemize gerek yoksa o halde niye bunu engellemek için kendimizi riske atıyoruz? 6) Türkiye’ye bu kadar ihtiyacı olduğu bir zamanda bile PKK konusunda ciddi hiçbir adım atmayan ABD’nin bunu sonra yapacağını düşünmek için epey iyi niyetli olmak gerekir. 7) Irak petrol hariç bütün sektörlerde kapılarını yabancılara açması ile beraber ABD Fransa gibi ülkelere ‘asker ve mali katkı yapmazsanız bu pazarın dışında kalırsınız’ mesajını daha güçlü verebilir. Aslında belki de siyasi ve askeri sürecin kontrolü ABD’de kalmakla beraber mali kontrol BM’ye geçse, bütün ihale, ticaret ve yatırım anlaşmaları şimdikinin aksine şeffaf ve herhangi hiçbir ülke veya şirkete imtiyaz ve öncelik tanımadan yapılsa daha iyi olmaz mı? 8) ABD Fransa’yı izole etmek istemektedir. Fransa, beğenilsin ya da beğenilmesin, ABD’ye direnmek isteyen ülkelerin entelektüel anlamda lideridir. Fransızlar Irak’a kurtarıcı olarak – Saddam’dan değil Amerikalılardan- gelmek istiyorlar. Bunun için ABD işgali ile Iraklılar arasındaki problem, soğukluk ve düşmanlığın daha da arttırmasını bekliyor olabilirler. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|