TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Çarşamba, Eylül 24, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 24 Eylül
Irak Üzerine Dört Not

1) Dün BM’de yapılan konuşmalardan şu sonuçlar çıkarılabilir: Bush Yönetimi BM’nin seçimler ve anayasanın yazılmasında katkı yapabileceğini söylemekle beraber Irak’ta bu kuruma ciddi anlamda rol vermeye henüz hazır değil. Bir çok yorumcu Bush’un dünkü konuşmasını ‘hayal kırıklığı’ ve ‘kaçırılmış önemli bir fırsat’ gibi ifadelerle değerlendirdi. Öte yandan Chirac, birkaç gün önce de belirttiği gibi, yeni bir tasarıyı veto etmeyecek ama Irak’a para ya da asker göndermeye niyeti de yok. Chirac, Irak’ta idarenin birkaç ay içinde Iraklılara devredilmesi şeklindeki çağrısını ‘makul bir süre içinde’ diyerek değiştirse bile aslında bu işe bulaşmaya çok istekli değildir. Tasarıyı veto etmeyeceğini açıklayarak, şekil olaak da olsa, Amerika’nın önünde engel olma ya da Washington’un Irak’ta yaşadığı problmlerden memnun olma görüntüsünü zayıflatmaktadır. Chirac sanki , ‘ben gelmiyorum, ama yanında götürebiliyorsan başkalarını götürmene de engel olmuyorum. Nasıl olsa bu sorunun altından yine kalkamayacak ve belki birkaç ay sonra hem de bu sefer seçim sathına girildiği için çok daha zor durumda ve panik halinde yine geleceksin’ diye düşünür gibidir. Bu durumda, bazı gözlemcilere göre belki bir kaç hafta içinde, yeni bir BM kararı çıkabilir ama Türkiye ve belki Pakistan gibi ülkeler hariç bu kararın etkileyeceği ülke sayısı sınırlı olacak gibi görünmektedir. Böyle Amerikan işgaline görünürde çok sınırlı ve muğlak bir meşruiyet getirebilecek ama Irak’ta ‘yerdeki durumu’ değiştirmeyecek bir karar Türkiye için ciddi sorunlar yaratabilir. Bu karardan sonra Washington Ankara’nın kapısını daha hızlı ve aceleci bir şekilde çalarak, ‘BM kararı istiyordun, işte onu da çıkardım, artık beni daha fazla oyalama’ deme fırsaı bulabilir. Halbuki, başka ülkeleri Irak’a gelmeye ikna etmeyen bir kararın Iraklıların işgale bakışın yapacağı etki çok sınırlı olacağı için Türkiye açısından fazla bir önemi olmayacaktır. 2) Bu arada Hükümet’in Meclis’e tezkere değil ama yetki için gitme fikrini nasıl değerlendirmek gerekir? Hükümet yetkiyi aldıktan sonra ABD’nin baskılarına çok fazla dayanabilir mi? ABD oyalanacak, reddedilecekse ya da Washington’a bazı konularda daha direnilecekse bunu Meclis’in yapması daha demokratik, ‘şık’ ve akıllıca değil mi? Ama öte yandan da belki şu da iddia edilebilir: Meclis’ten yetkiyi alan Hükümet Washington’a bu işte ciddi olduğunu ve eğer ikna olursa asker gönderebileceği mesajını göndererek Washington’un daha ciddi önerilerle gelmesi için ona bir fırsat verebilir.

3) 1 milyar dolar ABD’nin Irak’taki yaklaşık bir haftalık askeri harcamasına tekabül ediyor. Bir Türk askerinin Irak’a gitmesinin bir Amerikan askerinin ülkesine dönmesine imkan sağlayacağını varsayar ve bir Amerikan askerinin aylık maliyetinin 20 bin dolar civarında olduğunu hatırlarsak, 10 bin Türk askerinin Irak’a gitmesinin ABD’ye altı aylık getirisinin 1 milyar doların üzerinde olduğu düşünülebilir. Washington, Türkiye’ye verilecek – taksit taksit ve her zaman yeni engel, bahane ve şartlar çıkarılabileceğini de unutmadan- 8.5 milyarlık kredinin ABD’ye yaklaşık 1 milyar dolar olan maliyetini 10 bin Amerikan askerini evine yollamasına imkan verecek aynı sayıda Türk askerinin Irak’ta yaklaşık altı ay kalması ile çıkarmış olacak. Bu kredinin Türk ekonomisine faizlerde neden olacağı indirim gibi faktörlerle beraber yapacağı katkının 1 milyar dolardan çok daha fazla olacağını kabul etsek bile yine de Washington’un bu işten daha karlı çıktığı düşünülebilir.
Dolayısıyla Türkiye'nin asker göndermesinin ABD'ye sırf ekonomik olarak bile getirisinin Ankara'ya verdiği kredinin
üzerinde olduğu söylenebilir. Demek ki Ankara'ya ileride 'parayı aldın, sus' gibi bir yaklaşım gelirse alınan kredi nedeniyle borçluluk duyulmaması gerekir. O halde kredi nedeniyle diğer siyasi taleplerde zayıflama olmaması gerekir. 4) Türkiye Irak’a asker gönderse bile ‘masada olacağının’ garantisi olmadığı gibi, asker göndermeden de Irak’taki gelişmelere belli ölçülerde etki yapmanın yolları olabilir. Irak anayasasının nasıl olacağı bu ülkenin geleceğinde uzun dönemli etkilere neden olacaktır. Türk hükümeti, araştırma kurumları, üniversiteleri Irak’ta, baka şeylerin yanında, anayasa yazma sürecini de çok yakından takip etmeli, Türk anayasa uzmanları ve bölge uzmanları beraber çalışma grupları oluşturarak Irak anayasasında Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda hangi unsurların olması - ya da olmaması- üzerine ayrıntılı fikirler geliştirmelidir. Sonra bu bilgi ve fikirler, belki direk Türkiye’nin görüşü olarak açıklanmasa bile – çünkü bu geri tepebilir- Türkiye’nin Irak Konseyi içindeki yerel müttefiklerinin ‘eline tutuşturulabilir.’ (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder