TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Perşembe, Eylül 25, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 25 Eylül
Bush ve Irak: Asker, Para, Meşruiyet

1) Henry Kissinger, artık bir tür klasik olan doktora tezinde uluslararası politikada ‘statükocu güçlerle’ ‘revisyonist güçler’ arasındaki ilişkileri incelemişti. Kissinger’a göre revisyonist güçler statükoyu değiştirmenin ötesinde onu dönüştürmeyi amaçlayanlardır. Kissinger, revisyonist gücün ayırd edici özelliğinin kendini tehdit altında hissetmesi değil, hiçbir şeyin onu güvende hissettirmeye yetmemesi olduğunu yazmıştı. Bush yönetiminin bir tür revisyonist güç olduğu iddia edilebilir. Ama belki de geçmişteki benzerlerinden farklı olarak bu revisyonist güç demokratik bir devletin gücünü kullanmaya kalkmıştı. 2) Türkiye’de farklı çevrelerce paylaşılan bir görüşe göre, 11 Eylül’den sonra ABD’nin, en iyimser şekilde belirtmek gerekirse, abartılı reflekslerini belki onaylamak değil ama ‘onunla yaşamayı öğrenmek gerekir. Bu görüş ABD’nin refleksinin kemikleşerek, kurumsallaşarak kalıcı hale geleceği varsayımına dayanıyor. Bu refleks kısmen anlaşılır ama yine de karşı çıkılması gereken bir şeydir ve sanılanın aksine karşı çıkılmaz, şekillendirilemez, direnmenin beyhude olduğu, engellenemez, şikayet edilemez, sadece uyum sağlanan şey değildir. Bu kadar fatalistik, deterministik, teslimiyetçi olmamak gerekir. Ancak kabul etmek gerekir bundan birkaç altı önce direnmenin anlamsız olduğunu düşünmek için bugünden çok daha fazla neden vardı. Evet, 11 Eylül’le beraber Amerikan dış politikası daha sağa kaymıştır ama bunun ne ilelebet böyle kalacağı ne de bunun değişmesine dışarıdan hiçbir etki yapılamayacağı doğrudur.

3) Bush’un Irak’la ilgili olarak meşruiyete, paraya ve askere ihtiyacı var. Ama BM’de yaptığı konuşma bunları elde etmek isteyen birinin kullanması gereken içerik ve tarzdan yoksundu. İşin belki de yeterince dikkat edilmeyen korkutucu tarafı şudur: Eğer Bush i) Amerikan bütçe açıklarının rekor düzeylere gelmesine neden olan abartılı vergi indirimine gitmese ve dolayısıyla şu andan farklı olarak paraya ihtiyacı olmasa, ii) savaştan önce BM konusunda biraz daha sabırlı olsa ve belki bir iki ay daha bekleyerek Avrupa’yı savaşı desteklemeye mecbur bıraksa, iii) yine savaş öncesinde Türkiye ile anlaşmanın bu ülkeyi tatmin ederek bir yolunu bulsa ve böylelikle Kuzey’den de girerek Irak’ta düzeni çok daha hızlı bir şekilde sağlamayı başarsa, belki de bugün Bush ile ikici dönem ve yeni muhafazakarlarla yeni zaferler arasında çok ciddi bir engel olmayacaktı. Bush ve ekibi, eğer bazı tercih hataları yapmasalardı amaçladıkları sonuçları yakalamış olabilirlerdi. Denebilir ki, Bush’u, ne dünyanın geri kalanı ne de Amerikanın içindeki güçler değil, kendi yaptıkları hatalar durdurdu. Bu arada, Bush yönetiminin ideolojik bir yaradılışı olduğu, yanlışlarında ısrar etmeyi Churchillvari bir kararlılık ve liderlik olarak görerek kolay vazgeçmeyeceği düşünülebilir. Amerika’nın başarısızlığının bir sınır ülkesi olan Türkiye için bariz bazı riskler yarattığını unutmasak da, Bush Yönetiminin başarısızlığından bir tür keyif duymamak güçtür. 4) 8.5 milyar kredi Türkiye’nin ayağına dolanarak yarardan çok zarar getirebilir. Bu kredi ilk açıklandığında Türkiye’nin savaşta uğradığı zararlara karşılık olarak gösterilmişken, şimdi, ileriye yönelik Türkiye’nin tavırlarını Amerikan tercihleri doğrultusunda şekillendirmek için kullanılacağı görülüyor. 5) Tüsiad başkanının yaptığı çıkışla ilgili olarak yapılan spekülasyonlara belki şu da eklenebilir: Acaba Tüsiad içinde Irak’a asker gönderme konusunda yaşanan – ya da öyle görünen- anlaşmazlığın bir nedeni de, Türk iç polikası kontekstinde çok sık ve özensizce kullanıldığı için belli bir ihtiyatla kullanılması gereken, ama bazı durumlar için pekala doğru olabilecek, Avrupa/ABD rekabeti faktörü olabilir mi? Bu açıklamanın ağırlıklı olarak Avrupalı şirketlerle iş yapan patronların Tüsiad pozisyonunu ‘kaçırma’ girişimi olabilir mi? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder