TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Salı, Eylül 02, 2003
G-ABD 2 Eylül Irak Üzerine Dört Not 1) Amerika niye başka ülkelerden Irak için asker istiyor? a) Kendi askerleri daha az kayıp versin, bir kısmı eve dönebilsin, askerleri üzerindeki yorgunluk, bıkkınlık ve stres kabul edilebilir düzeylere çekilebilsin diye; b) Devriye, kontrol noktaları, altyapının korunması gibi bazı güvenlik görevlerini onlara devredip tüm enerjilerini silahlı direniş yapanlara karşı baskınlar düzenlemeye ayırabilmek için; c) İşgalin Amerikan işgali olduğu görüntüsünü bir parça olsun azaltmak için; d) Müslüman ülkelerden gelecek askerlerin daha sıcak karşılanabileceğini düşündükleri için; e) Yine Müslüman ülke askerlerinin Irak’ta kültürel norm ve nüanslara karşı daha duyarlı olacaklarını bildikleri için, f) İşgalin ayda 4 milyar dolar açıklanan maliyetinin başka ülkelerin askerleri gelirse azalacağı düşünüldüğünden. Irak’ta bir Amerikan askerini bir yıl süreyle tutmanın 250 bin dolar civarında olduğu hatırlanırsa yeni gelecek ülkelerin masraflarının bir kısmını ve hatta hepsini Washington karşılasa bile bu rakam çok daha aşağılara çekilebilecektir. 2) ABD niye BM’ye gitmeye direnmektedir? a) BM’nin başarısız, verimsiz, köhne, ‘eski moda’ bir kurum, Amerikan gücünü ‘çevrelemek’ için kullanılan bir enstrüman olduğunu düşündüklerinden ve BM’nin içinde klostrofobik bir boğuntu duyduklarından; b) Bu daha önceki söylemine ters düşeceği ve bir anlamda ‘tükürdüğünü yalamış olacağı’ için ve tüm ‘sıkı realistler’ gibi ‘şöhretin’ (reputation) çok önemli olduğuna inandıkları için; c) BM’nin çözüme yetmeyeceğini, hatta koordinasyon ve iki başlılık gibi yeni problemler yaratarak işleri belki şimdikinden de zorlaştıracağını düşündüğü için; d) ‘Ganimetleri’ kimseyle paylaşmak istemedikleri ve yeni bir karar çıkarmak için Fransa, Almanya ve belki Rusya gibi ülkelerin çok büyük siyasi ve ekonomik ödüller isteyeceğinden korktuğu ve bu durumda Irak’taki hakimiyetlerini kaybedeceğinden endişelendikleri için. 3) Türkiye, PKK konusunun ABD ile pazarlığın bir parçası olmamasında ısrar etmelidir. Ankara, ABD bu örgüte karşı harekete geçmeden pazarlığa oturmamalıdır. Washington’un PKK’ya karşı müdahalede bulunması pazarlığın bir kalemi değil pazarlığa başlamanın bir şartı olmalıdır. Özellikle ‘eve dönüş’ yasasından sonra Washington’un kontrol ettiği Irak’ta PKK’ya karşı hiç bir girişimde bulunmaması ve bunu bir pazarlık kalemi haline getirmesi kabul edilemez. Türkiye bu konudaki şikayetlerini ve protestolarını sık sık, giderek artan bir sesle, değişik kanallardan dile getirmelidir. 4) Türkiye’nin gideceği bölgede yapacağı altyapı çalışmalarının maliyetleri ve finansmanın nasıl karşılanacağı konusu şimdiden çözülmelidir. Türkiye buradaki harcamaları kendi cebinden karşılayamaz, veya kendi karşılarsa büyük boyutta çalışmalar yapamaz. Ayrıca, bir ihtimal, Türk şirketlerine, hiç değilse Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerdeki altyapı yatırımları konusunda belli ayrıcalıklar tanınması söz konusu olabilir mi? Amerikalılar olmasa bile Sünnilerin nispeten güçsüz bir konumda olacağı yeni Irak yönetimi, geçmişte bu bölgelere hak ettiğinden çok daha fazla yatırım yapıldığı iddiasıyla - ki bu tam olarak yanlış da olmayabilir- Sünni bölgesine altyapı yatırımları yapılmasını engellemeye, azaltmaya ve geciktirmeye meyledebilir. Türkiye bu yönde gelişmeler yaşanırsa nasıl tavır alacaktır? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|