TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Cuma, Ekim 31, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 31 Ekim Asker Gönderme ve Irak ile İlgili Gelişmeler Türkiye ‘elini çabuk tutup’ asker gönderme fikrinden vazgeçtiğini açıklamalı mıydı? 1) Irak’ta hızla artan eylemler, 2) Irak’tan gelen menfi tepkiler, 3) Washington’un ‘isteksizliğinden’ sonra konu bir kez kamuoyunun gündeminden düştükten sonra Hükümet’in bu konu için harcayacak ilave siyasi sermayesi olup olmadığının belli olmaması, 4) konunun ayrıntıları üzerinde hemen hiçbir ciddi müzakere yapılmamış olması, 5) Washington’un güvenlik konusunda Iraklılar’a ağırlık vermeye karar vermesi gibi faktörler, Ankara’nın Irak’a asker gönderme ihtimalini ciddi olarak azaltmıştır. Ancak, Washington’un Türk askerine olan ihtiyacının göstermekten istediğinden daha fazla olduğu düşünülebilir. Özellikle Amerikan askerlerinin rotasyonun gerçekleşeceği Bahar aylarına doğru Washington’un Türk askerine olan ilgisi daha da artabilir. Beyaz Saray’da, Başkan’ın tekrar seçilmesine Yönetim içindeki başka bazılarına göre daha fazla önem veren kişiler, özellikle Mart ayından sonra daha da kızışacak seçim kampanyası sırasında, şu anda olduğu gibi her gün Amerikan askerinin ölmesine tahammülleri olmadığı için, yeterli eğitim ve tecrübeye sahip olmayan Iraklıları silah altına alma fikrine sıcak bakmaktadırlar. Bu gerçekleşirse hızla ve muhtemelen gerekli eğitimi almadan kurulacak Irak güvenlik güçlerinin, Amerikan askerlerine oranla dil ve kültürel nüanslara hakim olmak gibi avantajları olacaksa da, şu an devam eden türden ve muhtemelen daha da artması ve şiddetlenmesi beklenebilecek saldırıları kendi başına önlemesi veya azaltması çok yüksek bir ihtimal olarak görülmemelidir. Ama böyle bir güç, sınır güvenliği, altyapının korunması, devriye gezme gibi görevleri Amerikan askerlerinden alarak onları daha az kayıpla, iyi istihbaratlar desteklenmiş nokta operasyonlara yoğunlaşma imkanı sağlayabilir. Başkan Bush, dışarıya vermeye çalıştığı, Irak’ta başarılı olmak için gereken her şeyi yapmaya hazır kararlı lider imajına rağmen, bu ülkede atacağı adımları yaklaşan seçimin gereklerine göre ayarlayacak gibi görünmektedir. Bu arada, ‘ABD’nin Irak’ta başarılı olmaya mahkum olduğu’ tezi genel bir ifade olarak kabul edilebilir ama mutlak, ‘teolojik’ bir inanca neden olmamalıdır. Başarının ve başarısızlığın dereceleri vardır. ABD çok muhtemelen Irak’tan, Vietnam’da olduğu gibi ‘büyükelçiliğin terasından helikopterle kaçmayacaktır’ ama Irak’ta hedeflediğini düşünmemizi istediği hedeflerde revizyona gitmesi mümkündür. Mesela 2010 yılında da Irak’ta belli bir Amerikan askeri gücü muhtemelen konuşlanmaya devam edecektir ama bu tarihteki Irak yönetiminin ne demokratik ve laik olacağının, ne Amerikan yanlısı olacağının, ne de İsrail’i tanıyacağının garantisi vardır. Seçimler yaklaştığında şu an uygulanan politikaların başarılı olmadığı görülürse, Bush şimdi fantezi gibi gelebilecek değişik açılımlara girebilir. Irak’ta yaşanan kaos ortamı devam ederse, Ürdün Kralı’nın amcası vasıtası ile Haşemi hanedanını en azından geçici bir süre için Irak’a getirme fikri daha fazla taraftar bulabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı) G- ABD 30 Ekim Washington’un Sorunları Irak’ta 1 Mayıs’tan bu yana ölen Amerikan askeri sayısı savaş süresince ölenleri geçmiştir. Koalisyon kuvvetlerine yönelik saldırı sayısı yaz aylarındakinin iki katına çıkarak günde yaklaşık 33’e ulaşmıştır. Eylemlerin sayısı kadar koordinasyon, şiddet ve gösteriş derecelerinde de artış gözlemlenmektedir. İşgal yönetimi bazı bölgeler ve konularda bir ölçüde ilerleme sağlamış olsa da, bu şimdi olduğu gibi yavaş, sınırlı ve düzensiz bir iyileşme olursa, Washington bir süre sonra kendini bu kazanımları da kaybettiği bir noktada bulabilir. Zamanın işgal güçlerinin lehine işlediğini düşünmek iyimserlik olabilir. ABD’nin Irak’ta başarılı olabilmesi için --bir kısmı birbirini tetikleyecek—bir dizi olumlu gelişmeye ihtiyacı vardır. Şu sorular önemli görünmektedir: Iraklılar ABD’nin kazanacağından, ‘çekip gitmeyeceğinden’ emin olacaklar mı? Koalisyona yardım etmenin, ona istihbarat sağlamanın, onun için çalışmanın ne ölçüde kendi hayatlarını tehlikeye atacağını düşünecekler? Sünniler, devam eden eylemlerin kendilerine verilecek iktidar pastasının artmasına mı, yoksa azalmasına mı neden olacağını düşünecekler? ABD, Sünnileri, aşiretleri, dağıtılan Irak ordusu mensuplarını, Saddam’dan çok hazzetmese de kariyer kaygıları ve korku gibi nedenlerle Baas partisine üye olan bürokrat ve subayları kurulacak yeni sisteme entegre etmeyi deneyecek ve bunu becerebilecek mi? Şiiler, ABD’nin kendilerine, sayılarıyla orantılı olmasa bile başat bir rol verebileceğine ne ölçüde ve ne süreyle inanacaklar? İstihdamın artması ve ekonominin en azından savaş öncesindeki tempo ve düzeye ulaşmasıyla halk, hayatın ve işlerin iyiye gittiğini görüp, inanacak mı? Iraklılar ülkenin toprak bütünlüğü, petrolü ve İsrail ile ilişkiler gibi konularda ABD’nin ‘iyi niyetli’ olduğuna kanaat getirecekler mi? ABD’nin yetki ve sorumlulukları sınırlı, yavaş ve kontrollü de olsa devredeceği Konsey, Bakanlar Kurulu, Irak güvenlik örgütleri gibi kurumlar aralarında birlik olabilecekler ve yüklenecekleri sorumlukların altından kalkacak beceri ve birliği gösterebilecekler mi? Irak halkı bu kurumların Amerikan ‘kuklası’ olduğu yönündeki düşüncesini değiştirecek mi? Washington yukarıdaki konuların önemli bir kısmında, çok da uzun olmayacak bir sürede, ciddi ilerlemeler kaydetmez ve kazanımlarını korumaz ise, en azından başta koyduğu hedefe ulaşması ciddi şekilde zorlaşacaktır. Bu alanlarda başarı bile muhtemelen saldırıları bitirmeyecek, ama onları ABD açısından kabul edilebilir boyutlara getirebilecektir. ABD’deki 2004 seçimleri yaklaşırken, saldırıların sayısı ve şiddeti düşer, ölen, yaralanan ve Irak’ta konuşlanan Amerikan askeri sıklık ve sayısı azalır ve Irak’ta anayasa ve seçimler gibi gelişmeler Irak’ı Bush için bir seçim riski olmaktan çıkarabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|