TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Perşembe, Ekim 02, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 2 Ekim Bush’un Sıkışıklığı / Irak Konseyi’nin Meşruiyeti Başkan Bush, Irak’ın geleceği ile ilgili adımlar atarken, bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmaması, BM ve Avrupa’ya kozmetik olandan öte bir rol verilmemesi ve hatta bazen Türkiye gibi kendi gündemi olan ülkelerin asker gönderme karşılığında talep ettiklerine karşı direnilmesi gerektiğini düşünen yeni muhafazakar kanat; Irak’ın ekonomik, diplomatik, insani ve iç politika açısından maliyetlerinin kabul edilmesi güç noktalara yaklaştığını düşünen ve bu maliyet ve risklerin başkalarıyla paylaşılması gerektiğini savunan klasik muhafazakarlar; ve giderek 2004 seçimlerini kazanabileceklerine inanmaya başlayan, çoğu geçen sene savaşa karşı çıkmaya cesaret edemeyerek savaş kararını –direk veya dolaylı olarak - desteklemiş olsa da, şimdi Irak’ta olayların kötüye gitmesi ile beraber yavaş yavaş kendilerini Bush politikasından uzaklaştırmaya çalışan ve bu konunun ekonomi ile beraber Bush’un yumuşak karnı olabileceğini sezen Demokrat başkan aday adayları arasında kalmıştır. Bu arada Blair’in de, İşçi Partisi Kongresi’nde çizmeye çalıştığı kararlı görüntüye rağmen, ne Irak’ta belli ölçülerin ötesinde, ne de İran ve Suriye gibi başka konularda ABD’ye destek verecek durumda olmadığı ve hatta, bunu yüksek sesle dile getirmese bile, kendisiyle Bush politikaları arasına şimdiye kadarki dönemden farklı olarak daha fazla mesafe bırakacağı iddia edilmektedir. Irak’ta yönetimi çok hızlı bir şekilde Iraklılara devretmenin büyük ve açık zaafları vardır. Mevcut Irak Konseyi, yönetimi devralabilmek için gerekli asker, polis ve bürokratik altyapıya sahip olmadığı gibi, meşruiyet açısından da Amerikalılara göre çok daha güçlü olup olmadığı da tartışmalıdır. Başarılı, meşru ve kalıcı bir anayasanın yazılması Powell’ın dile getirdiği altı aylık sürenin çok daha fazlasını gerektirecektir. Bu sürece Yönetici Konsey’e üye veren ve Saddam döneminde ülke dışında yer almış muhalif gruplardan çok daha geniş bir kesimin katılması Irak’ın geleceği için daha demokratik ve sağlam bir temel sağlayacaktır. Siyasal süreç sadece Çelebi gibi temsil gücü çok tartışmalı, Amerikan şahinleri ile fazla yakın olan ve gücünü de büyük ölçüde bundan alan kişilere bırakılırsa ortaya çıkan sonuç demokratik olmayacağı gibi istikrarlı ve kalıcı da olamaz. Anayasanın yazılması, seçimler ve yetkilerin hızla devredilmesi belki ilk başta kulağa hoş gelse de Irak’ın istkrarsızlığı ve birliğinin kırılganlığı gibi sorunları çözmek yerine bu problemleri daha derinleştirerek daha da içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Bu sürecin aceleye getirilmesinden daha önemli olan şey şeffaf, demokratik ve olabildiğince geniş bir kitleyi içine katarak gerçekleşmesidir. Genel olarak Irak Konseyi ve bireysel düzeyde de Konsey üyeleri ve bakanların, Irak’ın seçimle gelmiş temsilcilerinin karar vermesi gereken petrol, ekonomik yapı, dış borçlar ve temel dış politika meselelerinde bağlayıcı kararlar almak, pozisyon belirlemek, taahhüt altına girmek ve demeçler vermekten kaçınmaları gerekir. Konsey, işgal gücü tarafından atanmış, geçici bir kurum olduğunun bilinciyle hareket etmeli ve sınırlarını görmelidir. Aksi takdirde, her ne kadar zaman zaman koreografisi özenle hazırlanmış intibası veren ABD ile ters düşme görüntüleri yaratılsa da, Konsey Irak halkı tarafından Amerikan işgalinin kuklası olarak görülmeye devam edecek ve daha kötüsü birkaç yıl daha Amerikan gözetiminde sürdürülmesi gereken siyasal süreç için gerekli güvenin oluşmasını zorlaştıracaktır.(Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|