TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Pazartesi, Kasım 10, 2003
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız G-ABD 10 Kasım Bush’un Konuşması Başkan Bush’un Orta Doğu’da demokrasi konusunda yaptığı konuşmada Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden isim vererek bahsetmesi önemlidir. ABD’nin Orta Doğu’da demokrasi konusunda söylediklerinde samimi olduğuna inanılması için Washington’un şu ana kadar izlenen politikaları dürüst ve daha detaylı bir özeleştiriden geçirmesi gerekebilir. Bush’un, Irak dışındaki diğer Arap ülkelerini demokratikleşme konusunda nasıl teşvik edeceği ve onları hangi şekilde ve ne ölçüde zorlayacağı belli değildir. ABD, petrol ve terör konularında kendisiyle işbirliği yapan ve İsrail’i -görünüşte değilse bile gerçekte- tehdit etmeyen ama çok da demokratik sayılamayacak Arap rejimlerine karşı yukarıdaki kendisi için bir çırpıda vazgeçemeyeceği ‘nimetleri’ –en azından kısa vadede - tehlikeye atacak adımlar atabilecek midir? Bu konuda çok da umutlu olmamak için Washington’un yakın dönemde Özbekistan ve bir ölçüde Azerbeycan gibi ülkelerde yaptıklarına – ve yapmadıklarına- bakmak yeterlidir. Washington Arap ülkelerinde, Amerikan dostu olmasa da otomatik olarak düşmanı da olmayan ve Amerika karşıtlığı ‘Amerika’nın ne olduğundan değil ne yaptığından’ kaynaklanan muhalif unsurlarla olumlu bir ilişkiye girebilecek midir? Sadece Araplar değil Müslümanlar, Avrupalılar ve dünyanın büyük bir kısmı Filistin konusunu ABD’nin Orta Doğu politikalarını değerlendirirken temel bir kriter olarak kabul etmektedir. Ciddi oranda İsrail lehine meyilli politika, pozisyon ve yaklaşımlarında daha adil bir tutum almadan Washington’un ikna edici olması çok zordur. ABD’nin geçmişte yaptığı hatalarla hesaplaşmadan, samimiyeti konusunda tamamen de temelsiz olmayan endişeleri savuşturmadan, demokratikleşmeyi, Irak’ta yaşadığı zorlukları ve kayıpların gerekli olduğu mesajı vermek için kendi kamuoyuna yönelik PR kampanyasının bir bacağı olarak veya Amerikan çıkarlarını genişletmek için bir bahane olarak kullanmadığına inandırması Bush için çok zor olacaktır. Hatta bir görüşe göre ABD’nin S. Arabistan ve Mısır gibi ülkelere demokratikleşmeden bahsetmesi bu ülkeleri demokratikleştirmekten çok bu ülkelere Amerikan çıkarlarını ilgilendiren başka konularda baskı oluşturmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Ama, eğer Bush demokratikleşme konusunda samimi ve becerikli değilse, bu durum Orta Doğu’da demokratikleşme ve modernleşmenin de çaba harcamanın otomatik olarak beyhude olduğu boş bir hayal olduğu anlamına mı gelir? Avrupalılar ve Türkiye’nin Orta Doğu’da yaşanan ve olumsuz etkileri bu bölgeyle sınırlı olmayan siyasi, sosyal ve ekonomik tıkanıklığı aşmak için ABD’nin askeri güce dayalı metotlarının dışında başka planları var mıdır? Seçimler tek başına demokrasi için yeterli olmadığı gibi, fikir ve basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve bağımsız mahkemeler ve bir görüşe göre hür teşebbüs ve mülkiyet hakları gibi alanlarda belli bir mesafe alınmadan yapılacak seçimler demokratikleşme için yeterli olamayacağı gibi onu sekteye de uğratabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı) G-ABD 7 Kasım Asker Göndermeme Kararı Asker göndermeme kararı Washington’un isteğiyle mi alınmıştır yoksa müstakil bir karardır da Abdullah Gül tarafından Colin Powell’a mı bildirilmiştir? Türkiye buna rağmen buradaki gelişmeleri yakından takip etmeye devam ettiğini açıklayabilir. ABD başarısız olur ve askerleri ölmeye devam ederse o zaman Türk askerinin Irak’a gitmesine karşı çıkan başta Kürtler olmak üzere Iraklı gruplara ABD’den eleştiriler gelebilir. Türkiye’nin Irak’a asker göndermemesi son tahlilde ‘hayırlı’ ise de, Washington’un bu süreçte Türkiye’ye reva gördüğü muamelenin kolaylıkla kabul edilmemesi gerekir.ABD bir süre sonra tekrar Türkiye’den asker talebinde bulunursa Ankara buna kapıyı şimdiden kapatmalı mıdır? Artık Irak’a görünür bir gelecekte asker ‘gönderemediğimize’ göre bu ülkede varolmaya devam eden çıkarlarımızı nasıl savunacağız? Türkiye asker göndermemesinin PKK, Irak’ın toprak bütünlüğü, Irak’taki mevcut Türk askeri gücü gibi konulardaki pozisyonlarını etkilemeyeceğini açıklamalıdır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde Irak’ta askeri güç kullanmasını gündeme getirebilecek senaryolar, bunların gerektirdiği askeri güç yapısı ve hazırlık dereceleri nelerdir? Türkiye önümüzdeki dönemde Irak’ın genelinde ama özellikle Kuzey’de ve Bağdat’taki siyasi, sosyal ve askeri istihbaratını şimdikinin çok üstüne çıkarmalıdır. Bu arada Kürt grupların PKK, Türkmenler, İsrail, ABD ve Avrupa ile ilişkileri çok yakından takip edilmelidir. ABD Kürt gruplara karşı üslubunu gözden geçirmelidir. Bu gruplara karşı havuç ve sopaların hangi şekilde kullanılabileceği üzerine şimdiye kadar olduğundan daha fazla kafa yorulmalıdır. Irak’taki başta anayasa ve federalizm olmak üzere siyasi tartışma ve süreçleri çok yakından takip edilmeli ve bunlara fikri düzeyde direk veya dolaylı tesir etmenin yolları araştırılmalıdır. Irak’taki siyasi gruplar içinde ekonomik yolları da kullanarak yerel ittifaklar geliştirilmelidir. Komşularla kısa vadede muhtemelen pek sonuç vermeyecek, sonrası dönemde de umulan getiriyi belki getirmeyebilecek ama yine de sabırla örülmesi gereken diplomatik ve hatta askeri işbirliği ağında ısrar etmelidir. Ankara Kürt grupları Irak’ın parçası olarak kalmaya ikna edebilecek gelişmelere destek vermelidir. Bunun bir yolu ve bedeli de Kürtlerin Bağdat’ta nüfuslarının ötesinde bir güç elde etmeleri olabilir. Bu tür bir güç --en azından bir süre için—Kürtlerin gözünde Irak’ın parçası olarak kalmayı cazip hale getirebilir. Ancak Kürtlerin Bağdat’ta elde edebilecekleri bu gücü orta ve uzun vadede K. Irak’ta askeri ve ekonomik kapasitelerini arttırmak ve bir süre sonra bağımsızlık isteklerini bu sefer daha güçlü bir şekilde gündeme getirmeleri ihtimali de vardır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|