TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Çarşamba, Ocak 07, 2004
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 7 Ocak 2004
Irak’ın Komşuları, Türkiye ve ABD

ABD’nin Başbakan Erdoğan’ın Washington ziyareti öncesinde Türk kamuoyuna ilettiği talep ve beklentileri rahatsız edicidir ama kabul edilemez de değildir. Washington’un, Türkiye’nin Irak’la ilgili endişelerini, Amerikan şirketlerinin durumu da dahil bazı konular için kullanmaya hazır olduğu görülmektedir. Burada daha önce de ifade edildiği gibi, eğer Washington’a gidildiğinde adil ve dürüst bir danışma mekanizmasının işletilmesi değil de, sadece ABD’nin talep ve dayatmalarıyla karşılaşılacaksa bu tür gezilerin net getirisinin olumlu olacağından emin olmak zorlaşmaktadır. K. Irak’la ilgili rahatsızlığın hem kısmen nedeni hem de çözümü Washington’dadır. K. Irak konusunda Washington’a şikayetlerde bulunmak ve bunların arkasına –içerik, doz ve tonunun nasıl belirleneceği çok hassas olmakla beraber- bazı tehditler de koymak gerekebilir. Washington’a K. Iraklı Kürtlerin taleplerine sonsuz bir sempati ile yaklaşmanın bazı maliyetleri olacağını hissettirmek gerekir. Aksi takdirde Kürtlerin talepleri, adım adım, Washington’un da pozisyonu olmaya başlayabilir. Washington, “Ankara K. Irak’ta olanlardan rahatsız, ama ne bunu engelleyecek bir gücü ya da ABD’ye verebileceği bir zarar var” diye düşünmemelidir. Erdoğan Washington gezisinde bu durumu kibar ama Bush’un anlayabileceği kadar net bir şekilde ifade etmelidir. Sürekli olarak makul, mülayim, akl-ı selim görülmenin diplomatik anlamda maliyeti olabilmektedir.

Türkiye’nin K. Irak konusunda Irak’ın komşuları ile işbirliği, koordinasyon, işbölümü ve istihbarat paylaşımı gibi birbirine yakın ama aslında farklı ortak hareketleri en optimal nasıl yapacağı konusunda düşünmesi gerekmektedir. Bu süreçte sembolik dayanışma jestleri kadar koreografisi özenle çizilmiş kombine diplomatik adımlara da yer olabilir. Mısır-İran, Libya-İsrail, Pakistan-Hindistan ikilileri arasında yaşananlarla aynı dönem denk gelen ama bunlardan çok daha önce başlayan Türkiye-Suriye yakınlaşması şüphesiz önemlidir ama bunun mesela Irak konusunda somut olarak ortak ya da koordineli hangi adımları beraberinde getireceği çok belli değildir. Bu işbirliğinin askeri boyutu olabilir mi / olmalı mı? K. Irak’la ilgili olarak İran ve Suriye’nin askeri anlamda bir katkı yapmaları çok zordur. Türkiye, K. Irak konusunda rahatsızlık ve hassasiyetlerin kayda geçirmenin ötesinde bu iki ülkenin ve Mısır’ın “ortak kasaya” somut olarak ne koyabileceğini tespit etmeye ve bu katkıları olabildiğince arttırmaya çalışmalıdır. Arap kamuoyu K. Irak’ın statüsü konusunda “galeyana getirilmelidir”. Bu olayı Türkiye’nin sahiplenmesi görüntü olarak mahzurlu olduğu gibi diğer ülkeleri “bedavacılığa” (free-rider) alıştırabilir. Ama öte yandan kabul etmek gerekir ki yukarıdaki ülkeler, “bu esas olarak Ankara’nın sorunu. Kürt konusundan hem en muzdarip olan, hem de askeri ve diplomatik kapasitesi en yüksek olan Türkiye. Biz kenara çekilip beklemekten ve belki bir iki mırıldanmadan fazla bir şey yapamayız” diye düşünmektedir. Ankara bu ülkeleri olabildiğince seferber etmeye çalışırken, onların kendi başka problemleri ve hesapları nedeniyle insiyatifi alacak başka bir ülkenin olmadığını esas yükün kendi omuzlarında olduğunu da unutmamalıdır. Ankara bu geçici, gevşek ve belki de sonuçta beyhude koalisyonun “eşitler arasında birinci” olmaktan çok öte esas üyesidir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)

---
Arşivden
G- ABD 20 Ocak 2003
Ankara’nın Orta Doğu diplomasisi

Türk dış politikasının sınırları Washington’un istekleri, onay verdikleri ve destekledikleri ile sınırlanmamalıdır. Hükümetin zorlu Irak konusunda sorumluluğu ve insiyatifi alması diğer konularda da kendine güvenini arttırabilir ve onu sesini daha gür çıkarmaya teşvik edebilir. Hükümetin ABD’nin taleplerine direnmenin muhtemel olumsuz sonuçlarını halka anlatması gerekir. Hükümet doğru şeyi yanlış nedenlerle yapmış duruma düşmemelidir. Araplar büyük ölçüde Türkiye’nin girişimlerinin arkasına saklanmaktadır. Irak konusundaki girişimlerin genelde Türkiye’den gelmesi Arapların ‘iktidarsızlığı’nın somut bir ifadesi haline gelmiştir. Türkiye son dönemde bölgedeki Arap devletlerinden farklı olarak, ‘bir şeyler yapmaya çalışan’ bir görüntü çizerek belli bir sempati toplamıştır. Ancak öte yandan Ankara’nın Orta Doğu diplomasisindeki hareketlilik aktiflik ile karıştırılmalıdır. Bütün bu ziyaretlerin sonucunda ortaya somut bir şey çıkmaz, geriye bir şey kalmaz ve olayların gidişatı üzerinde etki edilemezse istenenin aksine bu hareketlilik en sonda geriye bir güçsüzlük, etkisizlik ve ‘kandırılmışlık’ hissi bırakabilir. Bu nedenle Ankara’nın bir iki çırpınıştan sonra ‘ne yapalım, ben elimden geleni yaptım, ama başarılı olamadım’ diyerek kendini rahatlatmak yerine daha somut, amacı, metotları ve sınırları belirlenmiş girişimlerde bulunması doğru olacaktır.

Bölge liderleri ile görüş alışverişleri ve tanışıklık yaratmak kendi başına da bir değer taşısa da, şu ortamda Ankara’nın başarılı olması için, 1) Somut, hayata geçirilebilir diplomatik bir mimari yaratılmalı, 2) Bunun içinde bölge ülkelerinin tek tek oynayacakları rol konusunda belli bir berraklık oluşturulmalıdır. Bu mimarinin içinde şu öğeler olabilir: 1) Saddam’ın çekilmesini sağlama yönünde girişimler, 2) Olursa Irak’ta savaş sonrası dönemle ilgili ortak fikir ve modeller, 3) Irak’ın toprak bütünlüğüne yönelik, çok net ve bağlayıcı kollektif taahhütler, 4) Bunun tersi girişim ve gelişmeler olursa atılabilecek askeri dahil ortak adımlar, 5) ABD dışındaki önde gelen Batı ülkelerine ‘atılabilecek paslar,’ onları Irak krizinde daha ciddi ve direk rol oynamaya davet edilmesi, ve son olarak gerçekleşme şansı düşük olsa da 6) Girişime dahil bölge ülkelerinin sonradan gruptan ayrılmasını engelleme amacıyla kendi kamuoyları önünde bağlayacak net ifadeler. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder