TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Mart 01, 2004
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 01 Mart 2004
Türkiye, Kürtler ve İsrail

Geçici Anayasa ile beraber Kürtler bazı taleplerini elde ettiler, bazılarını ise ertelemek zorunda kaldılar ama tamamen vazgeçtikleri veya kaybettikleri neredeyse hiçbir şey yoktur. Kürtler aradaki yaklaşık iki yılı “yerde” kendi lehlerine fiili durumlar yaratmak için harcama istek, fırsat ve yeteneğine sahiptirler. Yeni Irak’ın siyasi yapısında dinin boğucu ve dışlayıcı bir rolü olmaması ve kadınların en azından Saddam dönemindeki kazanımlarını korumaları gibi konular Türkiye için kendi başına önemli olduğu gibi, tersi yönde gelişmeler Iraklı Kürtlerin Irak’ın parçası olarak kalmaya ikna edilmelerini zorlaştıracağı için de önemlidir. Çok kullanılan hemen hiç netleştirilmeyen “Irak’ın geneline bakma” prensibi işte bu açıdan doğrudur: Irak’ın geri kalanında yaşananlar Kürtlerin bu Irak’ın parçası olarak kalıp kalmalarını etkileyecektir. Bu arada Kürtler bağımsızlık için kendi başlarına yeterince güçlü olmadıklarını kabul etmelidirler. Sınırları belli şekilde çizilmek kaydıyla bağımsızlığa ahlaki olarak hakları olabilir ama tek başlarına bunu sağlayabilecek ve sonra da koruyabilecek güçleri yoktur. ABD, İngiltere ve bir ölçüde Türkiye sayesinde bir tür egemenlik sağlamışlardır. Kürtlerin kendi güç ve çabalarının şu an sahip olur göründükleri egemenliğin kurulmasında en belirleyici faktör değildi. Halbuki Kürtler eğer Türkiye’nin endişelerini anlasalardı petrol gelirlerinin paylaşımı dahil bir çok konuda Türkiye’nin desteğini alabilirlerdi. Fakat Kürt liderler kendi yarattıkları Kürt milliyetçiliğinin “öteki”si olarak Türkiye’yi bellemeleri –ki burada Türk tarafının kusursuz olduğu söylenemese de- Türkiye’nin sonradan ihtiyaç duyabilecekleri ve kaybettiklerine üzülebilecekleri desteğini yitirmelerine neden olmuştur.

Bu arada geçen hafta Türk basınına yansıyan İsrail’in eski Ankara Büyükelçisi’nin demecinin kişisel fikirler olmanın ötesinde İsrail’in Ankara’ya yarı-kapalı bir mesaj olması mümkündür. Yanılma ihtimali göze alınarak iddia edilebilir ki, İsrail, normal şartlarda bir Kürt devletine olumlu yaklaşabileceğini ve hatta bu yönde aktif çaba harcayabileceğini ama Türkiye’yi rahatsız edeceğini düşündüğü için -şimdilik- bu tür girişimlerden kaçındığı mesajını vermek ister gibidir. İsrail sanki şunu söylemektedir: Irak’ta Ankara’yı çok korkutan bir Kürt devleti kurulması için hem kendi başıma direk hem de Washington üzerinden aktif olarak çaba harcamam istenmiyorsa, AKP döneminde en azından hükümetler arası düzeyde bir tür duraklama yaşayan ilişkiler 90’lardaki canlılığını korumalıdır. İsrail, Türkiye’nin başta İran ve Suriye ile geliştirmeye başladığı ilişkileri yakından ama muhtemelen çok da paniklemeden izlemektedir. Ama AKP iktidara geldiğinden beri Şaron ve Dışişleri Bakanı Türkiye’ye gelmiş olmasına rağmen henüz Ankara’dan İsrail’e hiçbir üst düzey hükümet ziyaretinin gerçekleşmemesi İsrail’i rahatsız etmiyor olamaz. İsrail bu durum bir süre daha devam ederse durumun kemikleşmesinden endişe ediyor olabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder