TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Cuma, Nisan 18, 2003
 
.G-ABD 18 Nisan
Türkiye, Kürtler ve K. Irak

K. Irak’lı Kürtler Türkiye için düşman olmak zorunda değildir ama bir problem olduklarına da kuşku yoktur. ‘K. Irak’lı Kürtler de Türkmenler gibi vatandaşlarımızın soydaşlarıdır’ ama Türkmenler’den farklı olarak K. Irak’lı Kürtler bu bölgedeki nüfus dengesini kendi lehlerine değiştirmek istemektedirler. Ayrıca Kürtler Türkmenler’den farklı olarak Irak’tan ayrılmak istiyorlar. Yine K. Iraklı Kürtler PKK’ya zaman zaman destek verdiler. K. Irak’lı Kürt gruplardan farklı olarak Tükmenler Türk bayrağını yakmadılar, Türkiye’yi tehdit etmediler, Ankara’yı Batı’ya şikayet etmediler ve Kerkük’ün kendilerine ait olduğunu iddia etmediler ve Arapları bölgeden ‘etnik temizlik’ yoluyla atma girişiminde bulunmadılar. Saddam rejimi altında belki Türkmenlerden daha fazla baskı ve kıyım görmüş olsalar bile K. Irak’lı Kürt grupların son dönemde sergiledikleri davranışlar kaygı vericidir. Ayrıca, belki bir dış politika faktörü olup olmaması gereği tartışılır olsa da, sonuçta Türkmenler Türkçe konuşmaktadır. Türkiye’nin ilk tercihi Kuzey Irak’ta Kürtler ile Türkmenler arasında bir tercih yapmamak olmalıdır. Çünkü Türkmen-Kürt ayrımı derinleşirse bunun Türkiye içine yansıyacak sonuçları olabilir. Ancak Ankara’nın bu tür bir ‘renk-körlüğü’ içinde olması için Kürt grupların da sadece tarzlarında değil pratikte de atmaları gereken adımlar olmalıdır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde problemi bir yandan Kürt grupların ‘düşmanı’, ‘ötekisi’ olmamak ama öte yandan da bu gruplarda Türkiye’yi tehditlerle, oldu-bittilerle, Amerika’nın desteğiyle sindirebilecekleri düşüncesinin yerleşmesine engel olmak olacaktır. Bu kağıt üstünde görüldüğü kadar kolay olmayacak ama başarısı Türk dış politikası kadar belki de iç güvenlik ve huzurunu etkileyecek bir problemdir.

Türkiye, Kürt gruplarla daha yapıcı bir ilişki formatına nasıl geçebilir? Kürtlerin Saddam zamanında yerlerinden sürülmelerine yönelik davranışlarını –belki biraz gecikmiş olsa da- kınamalı, mağdurların haklarının iade edilmesi gereğini ortaya koymalı ama bunun Saddam’ın yaptığı gibi kaba kuvvetle değil, hukuk, diyalog ve uzlaşma yoluyla ve uluslararası gözetim altında olmasında ısrar etmelidir. Bu arada K. Irak’lı grupların Bağdat’ta kurulacak yeni rejimde nüfuslarının oranının ötesinde ağırlıkta bir rol oynamaları bir yandan Kürt liderlere Bağdat’taki iktidarın nimetlerini tattırarak onları Irak içinde kalmaya ikna edebileceği için olumlu olarak görülebilir. Ancak öte yandan da, Kürt grupların Bağdat’ta elde ettikleri gücü, kendi bölgelerinin orta vadede Irak’tan ayrılmasına imkan verecek siyasi ve ekonomik düzenlemeleri gerçekleştirmede kullanma ihtimalli de bulunmaktadır. Bir başka tehlike de Kürt liderlerin tüm Irak’ın politikasını Türkiye aleyhtarı bir şekle sokmaları ve Tükiye ile mücadelelerini Bağdat’taki merkezi otorite üzeinden yapmaları olabilir. Bu nedenle Kürt grupların niyetleri, ABD işgal yönetimi ve Irak’taki diğer muhalif gruplarla ilişkilerinin seyri üzeinde şu an olduğundan çok daha fazla ilgiye ve istihbarata ihtiyaç vardır. Ayrıca Türkiye Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması gerekliliğini tek başına savunur durumda kalmamalı ve şu an bu konuda sesleri çok çıkmayan Arap devletlerini ve Irak’lı diğer grupların da bu konuyu daha vokal bir şekilde savunmalarını sağlamalıdır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder