TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Aralık 01, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 1 Aralık
Komplo Teorileri ve Terörle Mücadele Üzerine Beş Not

1) Her şey komplo değildir ama dünyada komplolar vardır. Uluslararası politikada bazı şeylerin ilk başta --ve hatta uzun süre bakıldığında-- görünenden farklı olabileceğine dair tarihte yeterince örnek vardır. Türkiye’de ‘derin devletin’ bazı komploların arkasında olduğu düşünülürken tamamen de haksız olmayan şekilde kullanılan hayal gücünü işin içine yabancı devletler ve istihbarat örgütleri girdiğinde kullanmaktan kaçınmak doğru olmayabilir. Hiçbir şeyin komplo olmadığında ısrar etmek, her şeyin komplo olduğunu düşünmek kadar değilse de, bir ölçüde, gerçeği bulmamızı zorlaştırabilir. Komplo teorileri, aynen kavramlar, modeller, korelasyonlar gibi dünyayı anlamaya çalışırken kullanabileceğimiz ‘zihinsel alet çantamızdaki aletlerden biri’ olabilir. Komplolar çantadaki tek alet olmamalıdır ve muhtemelen ilk kullanılacak alet olup olmadıkları da tartışmalıdır ama onların her zaman ilkel veya hastalıklı zihinlerin ürünleri olduğunu iddia ederek tamamen ‘saygınlıktan’ yoksun hale getirip ‘yasaklamak’ da bizi bir süre sonra sorulması gereken soruları kısıtlamaya götürebilir. Komplo teorileri hakikati bulmaya yetmeyebilir ve bazen bizi karanlık dehlizlere ve çıkmaz sokaklara götürebilir. Ama öte yandan ‘kontrollü alınmak şartıyla,’ diğer entelektüel enstrümanların sormamıza imkan tanımadığı ya da cevaplamamıza yardımcı olamadığı bazı soruları gözden kaçırmamamızı sağlayabilirler.

2) Teröristlerin hepsini, her zaman ve tamamen değilse de, bir kısmını, bazen ve bir dereceye kadar caydırmak ve engellemek genelde sanılan kadar imkansız olmayabilir. Terör eylemlerine karşı muhtemel eylemcileri yakalama, engelleme, vazgeçirme, caydırma, tereddüde sürükleme, yok etme, eylemin gerçekleşme, başarılı olma ve düzenleyenlerin umduğu türden sonuçlar yaratma ihtimalini azaltarak ve bu tür sonuçlar yaratmadığını ‘göstererek’ potansiyel teröristleri vazgeçirme gibi yöntemler kullanılabilir. Elbette bunları söylemek başarmaktan çok daha zordur. Bu arada bazı teröristlerin eylemlerini gerçekleştirmek için ölmeyi göze almış olmaları onların yakalanmayı da aynı derecede göze aldıkları anlamına gelmeyebilir. Potansiyel eylemcilere bazı eylemlerin kolaylıkla engellenebildiğini göstermek amacıyla suni bazı engelleme/yakalama senaryoları yaratarak onların algılarını etkileme yoluna gidilebilir. Ahlaki olarak belki bir parça tartışmalı olsa da, teröristlerin geride bıraktığı yakınlarının --ve davalarının-- bu eylemlerden dolayı zarara uğrayacağı düşüncesi ölümü göze alanlar dahil bir kısım teröristi tereddüde sürükleyebilir. Son eylemlerden sonra kamuoyunda yuvarlak sözler ve semantik tartışmaların ötesinde somut çözüm önerileri, yaratıcı ve hatta ‘uçuk’ diye tabir edilebilecek fikir ve tartışmalara ihtiyaç vardır. Dünyadaki terörle mücadele literatürünün özenle taranması bu tartışmaya bir başlangıç olabilir. Terörle mücadelede istihbaratın, bunun zamanında işlenip operasyonel hale getirilmesinin, değişik istihbarat kurumları arasında ve bunlar ile kolluk kuvvetleri arasında etkin bir koordinasyon sağlanmasının önemi açıktır. Türkiye, uzun yıllar terörle mücadele etmiş olmasından hareketle terörü iyi tanıdığı ve çözümü de zaten bildiği yanılgısına düşmemelidir. Türkiye’nin bayram öncesinde yaşadığı terör, kaynakları hakkında ciddi belirsizlikler olmaya devam etse de ülkenin şimdiye kadar yaşadığı terörden ciddi farklılıklar gösteriyor olabilir. Dolayısı ile bu yeni terörle mücadelede eskiden kullanılan yöntemler yetersiz kalabilir.

3) Türkiye model olmanın bir yararını – en azından henüz – pek görmemiştir ama model olmanın maliyeti ile tanışmıştır. Bu durum ‘model olmayalım’ şeklinde anlaşılmamalıdır ama model olmanın risksiz ve maliyetsiz olmadığını fark etmemize sağlamalıdır. ‘Türkiye’nin terörle mücadelede bir cephe ülkesi olmasının’ anlamı ne olabilir? Bu durumun Türkiye’nin egemenliğine müdahale anlamına gelebilecek sonuçlarına karşı dikkatli olunmalıdır. Batı’dan, ‘burada yaşananlar senin ötende anlamlar taşıyor. Sen tek başına yetmezsin ya da yetmeyebilirsin. Bırak bizim adamlarımız da gelsin senin ülkende çalışsınlar’ şeklinde özetlenebilecek bir yaklaşım gelebilir. Ankara terörle mücadelede işbirliği ile egemenliğini korumada kıskanç olmak arasında zorlu tercihlerle baş başa kalabilir. Ayrıca son bombalamalardan sonra Batı’dan Türkiye’ye tamamen de haksız olmayan şu telkinler gelebilir: ‘Senin Kürt terörü dışında başka terör problemlerin var. PKK terörü yıllardır ciddi bir eyleme girişmedi. Halbuki bu daha yeni oldu ve arkası da gelebilir. Bırak şimdi PKK’yı. Buna bak. Buna bakalım.’

4) Türkiye’deki son terörist saldırılar Türkiye’yi AB üyeliğine yaklaştırır mı, uzaklaştırır mı? i) Avrupa, Türkiye’ye el uzatmazsak onu tamamen kaybederiz’ diyerek Ankara’ya şimdiye kadar olduğundan daha sıcak mı yaklaşır, ii) yoksa ‘Türkiye bu olaylarla hala Orta Doğu’nun parçası olduğunu göstermiştir, onu içimize almak gerek coğrafyasından gerekse iç bünyesinden kaynaklanan problemlerini ithal etmek anlamına gelir’ diyerek şimdiye kadar olduğundan da daha mesafeli bir tutum mu alırlar? Kötümser bir tahminle denebilir ki, görünüşte bazı jestler gelse de AB üyeliği gibi somut konulara geldiğinde AB’nin yaklaşımı daha çok ikincisine yakın olacaktır. AB, üyelik sürecini hızlandırmak ve netleştirmek dışında Türkiye’ye destek olarak verebileceği yeni şeyler arayışına girebilir. Bunlar arasında ekonomik yardımı arttırma, Kıbrıs konusunda Yunan pozisyonuna daha yakın olan pozisyonunda ısrar etmekten vazgeçme gibi ihtimaller yer alabilir.

5) Türkiyedekiler dahil son terör saldırıları en azından bir açıdan Bush’u memnun etmiş olabilir: Bush seçim kampanyası yaklaşırken dünyanın geri kalanından farklı olarak ABD’nin içinde bir terör eylemi geçekleşmezse seçmenlerin karşısına ‘bakın, aldığımız önlemler sayesinde çok istedikleri halde ABD’nin içinde eylem yapamıyorlar. Burada yapamadıkları için başka yerlerde yapmaya çalışıyorlar. Demek ki doğru yoldayız’ şeklinde özetlenebilecek ve ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır olsa da Amerikan seçmenini etkileyebilecek bir söylemle ortaya çıkabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder