TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Aralık 08, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız

G-ABD 8 Aralık
Amerikan Ordusunun Irak’taki Yeni Taktikleri

ABD Ordusunun Irak’ta uygulamaya başladığı yeni ve sert taktiklerin Washington’un Irak projesi üzerindeki net etkisini tespit etmek çok kolay olmayabilir. Bu yeni taktikler 1) Iraklı direnişçilerin yoğun olarak bulunduğu düşünülen bölge ve köyleri dikenli tellerle tecrit ederek ve 2) tüm yetişkin erkeklere kimlik kartı vererek, 3) giriş-çıkışı süre olarak da kontrol altına alma, 4) direnişçilere katıldığı düşünülenlerin yakınlarını hapse atma ve bunların evlerinin yıkma, 5) direnişçilerin toplandığı veya saldırıları gerçekleştirdiği düşünülen binaların hava bombardımanı ile vurulması gibi bir dizi önlemi içermektedir. Yakınlarının hapsedilmesinin gerillaları teslim olmaya teşvik edebileceği düşünülmekte ve potansiyel gerillalara direnişe katılmanın sadece kendilerini değil yakınlarını da tehlikeye atabileceğini göstermek amacı taşımaktadır. Bu taktiklerin sıradan Iraklıların hayatını zorlaştırmasının ve onların onurunu incitmesinin yanında İsrail’in Filistin’de uyguladıkları ile taşıdığı benzerlikler de Amerikan işgaline karşı duyulan tepkiyi daha da arttırabilir. Iraklılar ABD’lilere bu taktikleri, tam da yanlış olmayan bir şekilde, İsrailliler’in verdiğini düşünerek, kendi direnişleri ile Filistinliler’in İsraillilere direnişinin tek bir direnişin iki parçası olduğu sonucuna varabilirler. Bazı gözlemcilere göre ABD, askeri olarak kaybedecekse bile bunu sessiz ve uysalca kabullenmeyeceğini göstermek istiyor ve bir anlamda ‘vuruşarak geri çekiliyor’ olabilir. Bu yeni taktikler bir kısım Iraklıya ABD’nin niyetinin ciddi olduğunu, bazılarının iddia ettiği gibi iş zora gelse bile ‘çekip gitmeyeceğini,’ gerekirse şiddeti tırmandırmaktan vazgeçmeyeceğini, direnişçilerle işbirliği yapmanın bir bedeli olacağını düşündürterek ABD’nin istediği türden bir etki mi yaratacak, yoksa Iraklıları Amerikan ‘projesinden’ uzaklaştırıp, zaten sınırsız olmadığı bilinen iyi niyetin iyice azalmasını mı getirecek? Mücadelenin teknik olduğu kadar psikolojik boyutlarının da önemli olduğu açıktır. Yeni taktiklerle beraber ABD ordusu özellikle Sünni üçgenindeki Iraklılar’a şu mesajı da vermek istemektedir: ‘Hayatınızın zorlaştığını biliyoruz, ama bu sürecin uzun olmasını istemiyorsanız, bize yardım edin, direnişçilere yardım etmeyin. Bunu yapmazsanız, daha uzun süre zorluk yaşamaya devam edeceksiniz. Direniş sürdükçe işgal ve sert yöntemler devam edecektir. Direniş bitince biz de gideceğiz.’

Aslında sonuçta yeni taktiklerin başarısında en önemli unsurlardan biri de bu sert taktiklerin uygulandığı kişi ve bölgelerin seçiminde kullanılacak istihbaratın ‘miktarı’ kadar bunun ne denli doğru, kesin ve zamanında olduğu ve Iraklılar arasında istenmeyen yan zayiatın ne denli sınırlı tutulabileceği olacaktır. Iraklı muhbirlerin zaman zaman kişisel anlaşmazlıklar, siyasi farklılıklar, ekonomik çıkarlar ve aşiret kaynaklı nedenlerle bazı masum kişileri hedef gösteriyor olması ve bu bilgilerin hızlı şekilde tepki vermeyi amaçlayan yeni yaklaşım içinde başka kaynaklardan yeterince doğrulanmadan gerçekleşen operasyonlara kaynaklık etmesi ihtimali yüksektir. Yeni taktikler, askeri bazı düşüncelerin yanında, Araplar’ın sadece kaba kuvvetten anladığı, koalisyonun gösterdiği en küçük zayıflık işaretini Amerikan güçleri aleyhine kullanılabileceği şeklinde Amerikan yönetiminde hakim olduğu görünen ve doğruluğunu tespit etmenin kolay olmadığı bir görüşten beslenmiş olabilir. Washington’un, bu sert taktiklerine karşılık direnişçilerin de şiddeti daha arttırarak cevap vermeleri halinde ‘kameraların önünde’ bu uygulamalara uzun süre devam edip edemeyeceği belli değildir. ‘En kanlı ay olarak’ kabul edilen Kasım ayından sonra, Amerikan ordusunun bu yeni taktikleri uygulamasından sonra, örneğin Aralık ayında uğradığı saldırı sayısı, bunların şiddeti ve ABD ordusunun verdiği kayıpta fark edilir bir azalma olursa bu durum yeni taktiklerin işe yaradığı şeklinde yorumlanabilir. Nitekim Amerikalılar son dönemde uğradıkları günlük saldırı sayısının kırktan yirmiye indiğini ve direnişçilerin giderek ancak Amerikan hedeflerinden çok daha kolay vurabildikleri soft hedeflere saldırmaya başladığını belirterek şu ana kadar ki sonuçlardan duydukları memnuniyeti ifade etmektedirler. Direnişçilerin elindeki ekonomik kaynakların miktarı, Iraklılar içinde koalisyon için çalışmak isteyenlerin sayı ve isteği, koalisyonun Irak halkının hayatında sağladığı iyileşmeler, ABD’nin işgalin amacının bencilce olmadığı konusunda halkı ne derecede ikna edebileceği, direnişçilerin hepsini değilse de bir kısmını vazgeçirmenin ve koalisyon adına çalıştırmanın yollarının bulunup bulunamayacağı, direnişe istihbarat anlamında sızılıp sızılmayacağı, direnişçilerin amaçlarını – hepsine değilse de bir kısmına- askeri yöntemler dışında da gerçekleştirebilecekleri umudunun verilmesi gibi faktörler de mücadele de önemli olacaktır. Yeni taktikler kısa vadede direnişin boyut ve şiddetini azaltsa bile ABD’nin uyguladığı şiddetin derecesini arttırması uzun vadede Amerika’nın ‘gönülleri çalmak ve zihinleri kazanmaktan’ bir anlamda vazgeçtiği şeklinde görülebilir. Halbuki bu geçici ve kısmi bir askeri başarı olurken, ABD’nin asıl derdi olması gereken ve belki de yeterince azimle kovalamadığı, toz-duman dağıldığında da tamamen kaybettiğini fark edebileceği ‘kalpler ve kafaları’ kazanma savaşında sanıldığı kadar önemli olmayabilir. Bu noktada, Irak’ta Amerikan generallerin karşılaştığı sorun ve açmazları küçümsemek doğru değilse de ve aslında kolay ve denenmemiş tercihlerin olduğunu söylemek zorsa da, sert askeri taktiklerin başka bazı siyasi ve ekonomik açılımlarla desteklenmezse uzun vade için tek başına yeterli olmayacağı rahatlıkla iddia edilebilir. Sünnilerin ve bazı eski Baasçıların siyasi sürece eklemlemenin bir yolu bulunmazsa Irak’ta kazanılacak her askeri başarı kırılgan olacaktır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)









Comments: Yorum Gönder