TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Salı, Aralık 16, 2003
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 15 Aralık
Saddam’ın yakalanması – Baker’ın Yeni Görevi

Saddam’ın yakalanmasından sonra askeri direnişin en azından kısa vadede şiddetleneceği ama belki bir süre sonra da zayıflayacağı iddia edilebilir. Direnişçiler Saddam’ın yakalanmasına rağmen ‘hala ayakta olduklarını’ kanıtlamak, ‘dosta düşmana’ ‘yıkılmadıklarını’ ve hatta zaten Saddam ile bir ilişkileri olmadığını kanıtlamak için büyük eylemler düzenlemek zorunda hissedebilirler. Time dergisinin -belki bir parça şüpheyle karşılanması gereken- Saddam’la birlikte Bağdat’taki direnişçilerin liderinden eylemlerini anlattığı bir mektup ele geçirildiğini yazan haberi, Saddam’ın direnişin içinde sınırlı da olsa bir rolü olduğu ve en azından direnişin bazı askeri liderleri ile kontak halinde olduğunu düşündürtmektedir. Bu haberin bir medya manipulasyonu olabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir. Ancak doğruysa Amerikalılar Saddam’ın yakalanmasıyla beraber askeri direnişle ilgili bilgilerini arttırabilir ve şimdiye kadar olandan farklı olarak nasıl bir düşmanla savaştıkları konusunda bir fikir sahibi olabilirler. Iraklı yeni güvenlik birimleri mensuplarına yapılan saldırılar burada ciddi bir moral sorunu yaratmış olsa da, Saddam’ın yakalanması ile beraber koalisyon için muhbirlik yapmak isteyeceklerin sayısının artması ciddi bir olasılıktır. Direnişçiler kendilerini bir yandan hızla büyük bir karşılık vermek zorunda hissederken, özellikle Sünni Iraklı olanları bir yandan da belli bir demoralizasyon yaşayabilirler. Saddam’ı bir yakınının ele verdiği şeklindeki haberin doğru olduğunu ve Saddam ile beraber koalisyonun direnişin yapısı ile ilgili sınırlı da olsa önemli bazı bilgilere ulaşmış olabileceğini düşünmeleri halinde, kendi aralarında birbirlerine karşı duydukları şüpheler artabilir. Bunun sonucunda onlarca kişinin katılıp organize ettiği büyük çaplı eylemlerden çok daha küçük hücrelerin gerçekleştireceği ve her zaman değilse de genelde daha küçük çaplı olacak eylemlerin beklenmesi doğru olabilir. Eğer direnişçiler önümüzdeki birkaç ay içinde ciddi bir karşılık veremezse bu durum ‘davanın’ kaybedilmeye başladığı şeklinde genel bir kanı oluşturarak direnişçilere potansiyel katılımların önünü kesebilir.

Bu arada Irak ve dünya kamuoyu bir süre Saddam’ın yargılanmasının şekli (Irak mahkemesi, Amerikan mahkemesi, bu ikisinin bir çeşit karışımı ya da şu an düşük bir ihtimal olan uluslararası mahkeme) üzerine yoğunlaşırken, Saddam’ın direniş, büyük devletlerle ilişkileri ve kitle imha silahları ile ilgili verebileceği bilgiler de ilgiyle takip edilecektir. Eğer Saddam uluslararası bir mahkeme tarafından yargılanmazsa çok büyük ihtimalle ölüm cezasına çarptırılacaktır. Saddam’ın yakalanması – kısa vadede değilse de orta ve uzun vadede- ABD’nin Irak’ta askeri olarak başarısız olacağı konusunda oluşmakta olan yaygın kanıyı gözden geçirmeye neden olabilir. Bu arada Şiiler Saddam’ın yakalanması ile Washington’un kendilerine olan ihtiyacının azalacağından endişelenebilir ve ABD’nin taleplerine artık çok fazla direnemeyecekleri sonucuna varabilirler. Devrik liderin yakalanmasına en çok sevinenlerden Kürtler bu gelişmeyle beraber istikrarsızlığın sürmesi üzerine Irak’tan ayrılma konusunda potansiyel bahanelerini kaybedecek olabilirler. Saddam’ın yakalanması ile beraber, eğer koalisyon bu fırsatı yumuşak mesajlar ve güvenceler vererek kullanabilirse, Sünnilerin işgal ile bir tür modus vivendiye varmaları, tamamen değilse de kısmen, mümkün hale gelmiş olabilir. Ancak bu konuda Saddam’ın akıbeti, yargılanma süreci ve bu arada geçmiş dönemle ilgili olarak tüm Sünnileri hedef alan genel bir suçlama kampanyasından ziyade sınırlı sayıda suçlunun hedef alınması etkili olabilir. Eğer ABD’nin Şiilerin hakim olduğu bir Irak’la ilgili ciddi endişeleri varsa, bu grubu dengelemek için – hemen değilse de orta vadede- ‘ıslah edilmiş’ Sünnilere ihtiyacı olduğu açıktır. Saddam’ın yakalanması ile bu ihtimal şimdiye kadar olmadığı kadar yükselmiştir. Ancak Washington’un bir zafer sarhoşluğuna girerek, gerek Irak içinde ve çevresinde, gerekse uluslararası kamuoyunda destek sağlayacak uzlaşmacı adımları atmaması halinde yakalanan iyimserlik havası kısa sürecektir.

Baba Bush’un en yakını, Birinci Körfez Savaşı koalisyonunun mimarı, Florida seçimlerindeki karmaşanın Bush’un lehine sonuçlanmasında büyük rolü olan, İsrail’e karşı sınırsız müsamaha gösterilmesine karşı sadece sözle değil Dışişleri Bakanlığı döneminde de karşı durmuş ‘realist’ James Baker’ın Irak’ın borçları ile ilgili olarak özel bir göreve atanması bazı beklentiler yaratmıştır. James Baker’ın 1) Irak’ın borçlarının çok ötesinde bir rolü ve sorumluluğu olacağı, 2) Avrupa ülkeleri ile bir yumuşama yaratmak gibi adı konmamış bir görevi olacağı, 3) Irak’la ilgili kararlarda belli bir ağırlık sahibi olabileceği ve 4) kısmen onların ‘sahasında at oynatsa’ da Colin Powell, Robert Blacwill, Paul Bremer ve hatta Condi Rice ile beraber yeni muhafazakarlar, Rumsfeld ve Cheney’nin güç ve etkisini sınırlayabilecek koalisyonun önemli bir üyesi olabileceği düşünülmektedir. Geçtiğimiz hafta Paul Wolfowitz’in Fransa, Almanya ve Rusya gibi ülkeleri Irak’ta, işin esas kaymağının olduğu ihalelere sokulmayacağı açıklamasının, Baker’ın Avrupa gezisini torpillemek ve onu dış politikanın kilit bir unsuru yapabilecek muhtemel bir başarısını baştan engellemek amacıyla yapıldığı, ancak Başkan Bush’un yaptığı demeçlerde pek belli etmemesine karşı bu hareketten çok rahatsız olduğu iddia edilmektedir. Hatırlanacağı gibi Bush, gerek İngiltere gezisinde gerekse Alman Başbakanı’nın Washington gezisinde yumuşak mesajlar vermişti. Irak’taki problemden olabildiğince çabuk sıyrılmayı isteyen Bush, Saddam’ın yakalanması ile beraber olumsuz sürecin otomatikman tersine döneceğini düşünürse hata yapmış olacaktır. Saddam’ın yakalanması koalisyon kanadında aşırı bir iyimserlik ve kendine güven havası yaratarak ‘yanlış bir güvenlik duygusu’ duymaları ve atmaları gereken adımları geciktirmelerine neden olursa bu olayın Yönetim’in Irak’taki başarısı üzerindeki ‘net etkisi’ olumsuz dahi olabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder