TurcoPundit |
|
US foreign policy and Turkish-American relations Şanlı Bahadır Koç
Archives
|
Cumartesi, Aralık 20, 2003
Bu sitedeki yeni mesajlar? e-mail ile almak istiyorsan?z l?tfen ajp1914@yahoo.com adresine yaz? G-ABD 19 Aralık Ahmet Çelebi - Kıbrıs Paul Wolfowitz gibi yeni muhafazakarların Ahmet Çelebi ile aralarındaki özel ilişkinin devam etmesi ve onu hala Irak’ın geleceğinde önemli rol oynayacak biri olarak görmeye devam etmeleri, bu kişilerin gerek Irak’ın demokratikleşmesi konusunda samimi oldukları, gerekse gerçekçi ve sağduyulu oldukları iddiasına şüphe ile bakmaya devam etmeyi gerektirmektedir. Savaş öncesinde Washington’u, Irak’ın silah programları, El Kaide ile ilişkisi, Amerikan işgalinin nasıl karşılanacağı gibi bir çok önemli konuda ciddi şekilde ve muhtemelen bilerek yanıltan, Irak’ta hemen hemen hiç bir halk desteği olmayan, Ürdün’de hakkında ciddi sahtekarlık iddiaları olan, en son da, Irak Geçici Konseyi’nden bazı üyelerle beraber Saddam’ın yakalanmasından hemen sonra devrik liderle yaptıkları görüşmenin fotoğraflarını gazetelerde yayınlatan Ahmet Çelebi’yi bir tür “şarlatan” olarak tanımlamak abartılı bir değerlendirme olmayacaktır. Irak’lı Şiilerin hepsi dinin siyasette önemli bir rol oynamasını istemiyor olabilirler. Ama laik Şii lider kontenjanının temsil gücü kendinden menkul Çelebi gibi biri ile kullanılması, Washington’un demokratik Irak konusunda ne kadar samimi, gerçekçi ve becerikli olduğu konusunda ümit vermeyen bir göstergedir. Yunanistan’ın AB üyeliği ve ABD’deki Rum lobisinin azımsanmayacak etkisi şüphesiz ABD ve AB’nin Kıbrıs konusunda objektif olmaktan uzak bir şekilde yaklaşmalarında etkilidir. Ama bunların da ötesinde Kıbrıs konusunda ABD ile AB’nin, aralarındaki anlaşmazlıkları kolayca aşıp Türkiye’ye karşı kolaylıkla birleşmelerinin nedenleri arasında, dini ve kültürel faktörlerin olmadığı iddia edilebilir mi? Kendileri bile farkında olmasa da, Avrupa ve ABD’nin, Türkiye’nin Kıbrıs’taki “kazanımlarını” geri çevirmek istemelerinin nedenlerinden biri olarak, bu ikisinin bilinçaltında, Türkiye’nin çok uzun zamandır Hıristiyanlar’dan toprak alan belki de tek Müslüman ülke olduğu gerçeği yatıyor olabilir. Ama acaba, Batı bu konuda Türkiye’ye taraflı bir şekilde yaklaşsa ve Ankara’ya sunulan “çözüm” adil olmasa da, yine de anlaşmamanın Türkiye’ye maliyeti daha fazla olabilir mi? Bu arada, Kıbrıs ve Filistin birbirinden bir çok yönden farklı iki sorun olsa da, spekülatif bir not olarak belki iddia edilebilir ki, Kıbrıs’ta on yıllarca önce evlerini terk eden insanların buralara geri dönmesini sağlayacak türden bir çözüm, İsrail tarafından, Filistinli mülteciler için bir emsal yaratabileceği endişesiyle olumlu karşılanmayabilir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)
Comments:
Yorum Gönder
|