TurcoPundit

US foreign policy and Turkish-American relations
ajp1914@yahoo.com
Home
Foreign Press Review
Şanlı Bahadır Koç


This page is powered by Blogger. Isn't yours?
Pazartesi, Şubat 09, 2004
 
Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsaniz lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yaziniz
G-ABD 9 Şubat 2004
İstihbarat Sorunu / 2004 Seçimleri

Irak’ta, iç savaş, kökten-dinci bir rejim, ülkenin barışçı olmayan bir şekilde ve komşu ülkeleri de içine çekerek şiddetli bir biçimde bölünmesi gibi senaryolar çok muhtemel değilse de giderek daha mümkün hale gelmektedir.Bush Yönetimi ciddi olarak Irak’ı bulduğundan da kötü durumda bırakma riskiyle karşı karşıyadır. Bu noktada savaşa neden olarak gösterilen kitle imha silahları, Saddam’ın terör örgütleri ile ilişkisi, insan hakları gibi konular daha yakından mercek altına alınmaktadır. Amerika’nın devletinin güvenilirliği ve Amerikan istihbaratının kapasitesi hakkında soru işaretleri yoğunlaşmaktadır ki bu durumun, Zbigniew Brzezinski’nin de ifade ettiği gibi, gelecekte doğruyu söylediği zaman bile inanılmamak gibi ciddi sonuçları olabilir. Wolfowitz’in Esquire röportajında belirttiği gibi kitle imha silahları zaten savaşın gerçek nedeni değildi de hem halkı en çok ikna edecek hem de Yönetimin içinde bir konsensüs oluşmasını en kolay sağlayacak konu olduğu için mi seçilmişti? Savaştan önce Fransız ve Alman istihbaratı dahil herkes Irak’ın sınırlı da olsa bir kitle imha silahları programı olduğuna inanıyordu. Ama şimdi bunun öyle olmadığı –henüz kesin olmamakla beraber- ortaya çıktı. Saddam silahlar yoksa niye denetçilere direndi? Halkına karşı prestij kaygısıyla mı böyle hareket etti? Yoksa bu silahlara sahip olduğu yönünde blöfü tutarsa kendisine saldırılamayacağını mı hesapladı? (Bkz. 28 Ocak 2003, “Irak’ın Silah Programları ile İlgili İhtimaller”) Bu konuda ayrıca Irak’lı bilim adamlarının Saddam’ı kandırdıkları ve bu program için ayrılan parayı kendi hesaplarına geçirdikleri teorisi üzerinde durulmaktadır.

ABD’de halk, muhalefet, Kongre, medyanın önemli bir kesimi ve dışarıda savaşa destek veren hükümetler Irak’ın olmayan silahları ile ilgili olarak şimdi bildiklerini o zaman da biliyor olsalar yine de savaşa girerler ve desteklerler miydi? Bush yönetiminin istihbaratı kendi çıkarları ve önyargıları paralelinde çarpıttığı, özellikle Cheney ve Rumsfeld’in “duymak istedikleri şey gelene kadar” bu kurumları zorladıkları gerçeği bugün açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bush ve Blair, aslında Irak’ta kitle imha silahlarının varolduğundan emin olmak için yeterince kanıtları olmadığı halde yine de bundan emin olmayı seçmişler ve ‘inanmak’ ile ‘bilmek’ arasındaki, ‘potansiyel’ tehdit ile ‘ivedi’ tehdit arasındaki çizgiyi zorlamışlardır. İkisinin de silahların bulunmasına samimi olarak şaşırmaları onları bu kusurlarından arındırmaya yetmeyecektir. Irak’taki güvenlik durumu Kasım ayında olduğu kadar manşetleri işgal etmiyor olsa da, savaşın ve sonrasının ekonomik ve insani maliyeti, Şiiler ile gerilen ilişkiler ve Kuzey’de durumun kontrolden çıkabileceği gerçeği yukarıdaki istihbarat başarısızlığı ile birleşince Bush için Irak’ı bir seçim sorunu haline getirmiştir. Yeni kurulan istihbarat komisyonun Yönetim’in istihbarat örgütlerine yaptığı baskıları araştırmak gibi bir görevi olmasa ve raporun tarihi seçimden sonraya bırakılsa bile seçimden önce Komisyon’dan Bush’a zarar verebilecek ayrıntılar basına sızabilir. İlk önseçimleri kazanarak kampanyasında büyük bir ivme yakalayan John Kerry, eğer adaylığı ve sonrasında seçimi kazanırsa Kennedy’den bu yana ilk Kuzeyli Başkan olacaktır. Kerry’nin adaylığı kazanması halinde yardımcısı olarak bir Güneyliyi ve muhtemelen John Edwards ya da Wesley Clark’tan birini seçeceği düşünülebilir. Soğuk Savaş sırasındaki tüm Başkanlar orduda hizmet vermiş ama bu gelenek Clinton ve Bush ile bozulmuştu. Ancak Amerika şimdi tekrar bir tür ‘savaş’ içindeyken Beyaz Saray’a talip olanlar için askeri tecrübenin yine önemli bir artı olması mümkündür. Şu an için Demokrat Parti’deki yarışın bittiğini söylemek için erkense de eğer Kerry Salı günü Güney’deki iki eyalette yapılacak yarışı da kazanırsa artık tutulmaz hale gelebilir. Ama buraları Edwards ya da Clark alırsa yarış tekrar başlayabilir. Kerry’nin bazı kamuoyu yoklamalarında Bush’u yener gözükmesi ona olan ilgiyi attırmıştır. (Bkz. 5 Ocak 2004, “2004 Seçimleri Üzerine Düşünceler”). (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)


Comments: Yorum Gönder